Günümüzde çığ gibi artan kronik ve otoimmün hastalıkların temelinde hep aynı şey yatıyor; vitamin ve mineral eksiklikleri. Endüstriyel tarım yüzünden topraklar fakir, o yüzden biz de sağlık fakiriyiz. Bu yetmezmiş gibi bir de hem GDOlu sebze/meyve hem de konvansiyonel mahsüller için yoğun şekilde kullanılan ROUNDUP adlı herbisitin etken maddesi olan GLİFOSATIN bir şelasyon ajanı olarak davranması ile yediğimiz içtiğimizde zaten az miktarda olan mineraller de vücuda alınamadan atılıp gidiyor ve içten çöküş süreci böylelikle hızlanmış oluyor.

Tiroid sağlığı için de elzem bazı besleyici öğeler var, fakat çoğu kez hekimlerin hastanın sorununun kaynağının bunlar olup olmadığını kontrol dahi etmediğine şahit oluyoruz. Kayropraktik hekim, Dr. Osborne, aşağıdaki sunumunda tiroid sağlığının olmazsa olmazı 10 temel besin öğesinden bahsediyor. Gelin bunlara yakından bakalım:

Dr. Peter Osborne’un sunumuyla

 

Hipotiroidizm bugün Amerika’da en fazla teşhis alan hastalıklardan biri, ancak çok az sayıda hekim tirodinizle vitamin ve mineraller arasındaki ilişkiye gerekli ehemmiyeti veriyor. Bugün sizlere anlatacaklarımla tirodinizdeki sorunun kaynağının besleyici öğe eksikliği olup olmadığını anlayabileceksiniz.

Öncelikle şunu anlayalım; doktorunuz beyninizin T4 üretsin diye tiroid bezinize gönderdiği bir hormon olan TSH (Tiroid Bezi Salgısını Uyarıcı Hormon) seviyesine bakıyor. Bu T4’e biz inaktif tiroid hormonu diyoruz. T4 kanla beraber vücudu dolaşıyor ve periferal dokulara, yani vücut yüzeyine yakın dokulara geldiğinde T3’e, yani aktif tiroid hormonuna çevriliyor. Bu T3’ün kandan hücre içine geçmesi lazım. DNA’mız hücre çekirdeğinin merkezinde duruyor. Hücre çekirdeğinin yüzeyinde, ‘çekirdek reseptörü’ dediğimiz mini minnacık bir anahtar deliği var. İşte tiroid hormonunun bağlanacağı yer burası. T3 hormonu bu çekirdek reseptörüne bağlandığı zaman ne oluyor? Metabolizmamız hızlanıyor.

Tiroid eksikliğinin belirtileri neler? Tiroid bezi yetersiz salgı yapan kişilerin çoğu enerji kaybı, kilo artışı, saç kaybı, ciltte kuruma, yüksek kolesterol değerleri ve kabızlık yaşıyor. Bunların hepsi vücutta T3 seviyesi düştüğünde veya genel olarak tiroid hormonu seviyelerinde azalma olduğunda ortaya çıkan belirtiler.

Umarım bu hormonların genel manada nasıl çalıştığını biraz netleştirebilmişizdir. Gelin şimdi beslenme parametrelerini de yerleştirelim resme ki beslenme açısından ne olup bitmesi gerektiğini anlayabilellim.

Bilinmesi gereken ilk nokta: Bu TSH kendiliğinden peyda olmuyor. Düzgün TSH üretimi için diyette yeterli protein bulunması lazım. Magnezyum, B-12 vitamini ve çinko yine bu hormonun yapılabilmesi için şart. Saydığımız bu üç ‘mikro-besin öğesi’ (magnezyum, B-12, çinko) ve ana ‘makro-besin öğesi’ (protein), hep birlikte düzgün TSH yapabilmemizi sağlıyorlar.

T4 yapımı için gerekli bazı temel besleyici öğeler var. Bunlardan biri iyot. T4’teki o 4 rakamı 4 adet iyot molekülünü gösterir, yani T4 hormonunu yapabilmeniz için 4 iyot molekülünüz olması lazım. Sofra tuzuna iyot katılmasının sebebi işte Amerika’da yaşadığımız geniş guatr salgınındandır. Guatr, iyot yetersizliğine bağlı olarak tiroid bezinin büyümesiyle oluşur. Sofra tuzlarına iyot katılmasının sebebi bu işte, fakat iyot gereksiniminizi sofra tuzundan karşılamaya çalışmanızı tavsiye etmem, zira standart sofra tuzunun aşırı tüketilmesinin de yarattığı başka sorunlar sözkonusu. İyotu taze sebze, deniz ürünleri, su yosunu (laminarya) ve deniz yosunundan alabilirsiniz.

T4 yapmak için iyottan başka şeylere de ihtiyacımız var. Tiroid bezinizin içinde iyotun beze geçmesine yardımcı olan bir mekanizma var. Simporter dediğimiz bu ufak geçit mekanizması B2 ve C vitamini ile çalışıyor. Simporter pompasını çalıştıracak bu iki vitamin yoksa, iyotu tiroid bezine alamayacaksınız demektir.

TSH’den T4’e gelebilmek için gerekli 7 ayrı besleyici öğeye değinmiş olduk. Şimdi T4’ten T3’e gelmemiz lazım. Bu proses de tamamen beslenmeye bağlı bakın. Bizim için T4’ü alıp T3’e dönüştüren bir enzim var ve bu enzim selenyumla çalışıyor. Selenyum olmadan T4’ü T3’e çeviremiyoruz. Selenyum olmadığında bu defa bir başka bileşik yapıyoruz; Reverse T3 (RT3). Reverse T3 de inaktif hormondur.

Problem, çoğu hekimin Reverse T3 düzeyini ölçtürmemesinden kaynaklanıyor. Görünen kadarıyla hekimlerin çoğu yalnız TSH düzeyine bakıp diğer tüm bu bileşenleri atlıyorlar. T3’ü ölçtürmüş bile olsalar, Reverse T3 değerleri de ölçülmeden bu ikisini birbirinden ayırt etmeleri imkansız. Reverse T3 ve T3 değerlerinin her ikisi de bakılmalı.

Şimdi, bu T3’ün hücre çekirdeği yüzeyindeki reseptörü aktifleştirmesi gerekiyor. Bunun için A ve D vitamini lazım. Demek ki, A ve D vitamini eksikliği de T3’ün metabolizmayı hızlandırıp enerjinizi yükseltmesi için hücrelerinizi aktifleştirmesini önleyebiliyor.

Sonuç olarak, beyninizin T4 ve T3 yapsın diye tirodinizi uyarabilmesi için gerekli TSH’nin yapılabilmesi ve daha sonra hücresel metabolik hızınızın aktif hale getirilebilmesi vücudunuzda 10 besleyici öğenin bulunmasına bağlı.

Bu 10 besin öğesi şunlar:

  • Protein
  • Magnezyum
  • B-12
  • Çinko
  • İyot
  • B2
  • C Vitamini
  • Selenyum
  • D Vitamini
  • A Vitamini

Hipotiroid tanısı alanlar doktorundan genellikle “Hipotirodin var. Bu Synthroid veya şu şu tiroid ilacını kullanacaksın”, cümlesini duyuyor. Oysa işin bu kısmının da, beslenme eksikliklerinin de değerlendirmeye alınması, bu on besleyici öğeden eksik olup olmadığınıza bakılması lazım. Aksi halde ilaca başlayacaksınız, aldığınız ilaç ilk başta biraz iyi gelse de ‘mikro-besleyici öğeler’den (vitamin ve minerallerden) eksik kaldığınız müddetçe tiroidinizde gerçek manada iyileşme olmayacak. İlk başta tiroidinizin düşük olmasına neden olan koşulları ortadan kaldırmış olmayacaksınız. Suni hormon verip sorunu maskelemekle yetinmiş olacaksınız.

“Ama ben Armour gibi ‘biyo-özdeş’ (bioidentical) hormon kullanıyorum”, diyenleriniz olacaktır, ki o da kullanılabilir elbette. Armour, Synthroid gibi bir markadan daha yakın olacaktır kendi tiroid hormonunuza, ancak ister biyo-özdeş ister suni hormon olsun, doktorunuzla oturup bu beslenme parametrelerine dair bir değerlendirme yapmadan herhangi bir tür tiroid ilacına başlanmasını tavsiye etmiyorum ben. Hastalarımla çoğu kez bunu yaşıyoruz; bana geldiklerinde zaten ilaç kullanıyor oluyorlar, vitamin ve mineral eksikliklerini düzeltmeye başladığımızda ise bu defa ilaçları fazla güçlü kaçtığından bu defa (aşırı terleme, anksiyete, gece kanter içinde kalma, uyuyamama, sıcak basmaları gibi) hipertiroid belirtileri göstermeye başlıyorlar. O yüzden, doktorunuzla beslenme eksikliklerinizi düzeltmeye başladığınızda şayet bir yandan ilaç da kullanıyorsanız tiroid salgısı fazlası yaşayabileceğinizi ve ilacınızın dozunu buna göre ayarlamanız gerekebileceğini unutmayın.

Sonuç olarak, hipotiroid teşhisi aldıysanız doktorunuz bu verdiğimiz vitamin ve mineral düzeylerine baksın ki, tiroidinizin düşük olmasına neden olan şey gerçekten de bu beslenme zafiyetleri ise önceliklerinizi belirleyebilin.

 

Dr. Peter Osborne

Teksas’ta Town Center Wellness kiliniğinin yöneticiliğini yapmakta olan Dr. Osborne kayropraktik hekim olup aynı zamanda Klinik Beslenme Uzmanı’dır. Kliniğinde kronik dejeneratif kas-iskelet sistemi hastalıklarının bütüncül tedavisi üzerinde durulmaktadır. Glüten hassasiyeti ve gıda alerjilerinin kronik enflamasyonla ilişkisi üzerine uzmanlaşmıştır. Bugüne kadar binlerce hastanın kronik ağrılarından kurtulmasına yardımcı olamuştur. Kendisine Town Center Wellness Facebook sayfasından ve YouTube kanalından ulaşabilirsiniz.

Yazı, HypoThyroidMom sitesinden alınmıştır.