Hikâye halk arasında aslı olmayan söz olarak anlaşılır…

Fakire olmadık laflar söyleyen arkadaşların (bilhassa OMÜ Tıp Fakültesi’nde öğrenci olup, dersimde veya sosyal medyada dürüstçe, nickname arkasına saklanmadan karşıma çıkacak cesareti olmayanları) ise, pek zannetmiyorum ama her satırını iyice okuyup anlamalarını hassaten tavsiye ederim.

Tarihde devamlı okumak, öğrenmek, gelişmeleri takib etmek gereken en eski meslek hangisidir? Herhalde, tıp doktorluğudur, bilhassa cerrahi olmayan dahili branşlardır.
Dünyada 1995, ülkemizde 2000’lerden itibaren tıbbî textbookların (ana veya baba kitap manasında) yerini digital ortamda devamlı güncellenen, bu sebeple arama ve taramaya büyük kolaylık getiren kaynaklar ortaya çıkdı. Bunların belli başlı olanları Uptodate, emedicine ve wikipedia’dır. Diğerleri ücretsiz erişim sağlamakda iken, kelime manası itibarı ile ‘Güncel’ demek olan Uptodate ücretli erişim sağlamakdadır. Akıllı telefon ve internet vasıtası ile bir kaç dakika içinde bir kaç anahtar kelime ile hasta yönetimi oldukça kolaylaşmakdadır, tabii İngilizce biliyorsanız…

Bu durum eski nesil doktorlar ile, yeni nesiller arasında çatışmalara da yol açabilmekdedir. Günümüzdeki malpraktis (meslek hatası) korkusu yüzünden defansif tıbba (korkak, kendine ve hastanın immün sistemine güvenemeyen, ihtimaliyet hesabından anlamayan, şu ilacı almazsan, şu aşıyı olmazsan ölürsün diyen Rockefeller tıbbı), böylece yan dalları ve onların kılavuzlarını (guideline) ihdas etmesine yol açmış, böylece Uptodate gibi digital textbooklar vazgeçilmez hale gelmişdir. Genel dahiliye, genel pediatri dolayısı ile bütüncül tıb hemen hemen tarihe karışmış, her hangi bir branşda uzmanlığı olan hocaların diğer branşlar ile ilgili görüş serdetmesi yadırganır hale gelmişdir.

Eski hocalar bu kaynaklara pek güvenmemekde, yeni kuşaklar ise tamamı ile isbata dayalı (evidence-based, müdellel) olduğunu zannederek aşırı güvenmekdedirler. Hoca amfide dersi anlatırken çakdırmadan telefon ile uptodate’den güncel bilgilerle olan farklılığa istinaden hocayı zor duruma sokup, sonra bunu sosyal medyada paylaşarak kendine pâye biçmekde olan zeki gençler var. Şimdi fakültede profesör olmakla, Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin 59 hastanesinde amfi dersi anlatmadan profesör olmanın farkını fehmedebilir miyiz lütfen?

‘UPTODATE’ Nefroloji uzmanı Dr. Burton Rose tarafından 1992’de kurulmuş, kendisi 24 nisan 2020’de ölmüş, toprağı bol olsun (1). İlaç firmaları tarafından desteklenmese de, çıkar çatışmasına müsaade etmediğini söylese de, bir araştırmada Uptodate’in en az altı makalede kendilerinin belirtmediği yazar-sanayi çıkar çatışması tesbit edilmiş (2). Başka bir makalede UptoDate gibi digital textbooklar ile wikipedia karşılaşdırılmış (3), başka bir yazıda da wikipedia’nın diğerlerinden daha iyi olduğu iddia edilmiş (4).

Fakiri bilenler bilir, hayatın ilk iki yılında aşı yapılmasının hayatın ilk gününde K vitamini uygulamasının mahzurlu, bebeklere hazır mama verilmesinin uygun olmadığını, akıl, mantık ve tecrübeye dayanmayan bilime güvenilmeyeceğini, bütün bunların millet ve memleketimizin âlî menfaatleri açısından muhakkak yerli ve millî olması gerekdiğini izhar etmişizdir (5, 6, 7). Gebelikde ceninde anomalilerin önlenmesi maksadı ile muhakkak verilmesi istenen folik asit kullanılmasının doğru olmadığını daha evvel de belirtmişdim (8). Konu hakkında efkâr-ı umûmînin ve meslekdaşlarımızın bilgisinde noksanlıklar olduğu veçhile etraflıca ele almak lazım geldi. Başlıklar halinde ele alalım….

CENİNİN KATLANMASI (EMBRYONIC DISC FOLDING)

Evvela basitçe konunun ehemmiyetinin nereden geldiğini hatırlatalım, anne ve babanın cinsiyet hücrelerinin biraraya gelmesi (ilkah) annesinin ve babasının genlerinden tam yarısını rastgele (sözün gelişi!) olarak alması ile ayrı bir canlı ortaya çıkar ve hayatının dokuz ayını annesinin karnında bebek olarak dünyaya gelmeyi beklemesi ile geçer. Bu gebelik mahsulü ilk bir kaç haftada düz bir tabak gibidir sonra her iki ucu katlanarak bir tüp haline gelir, ki linkdeki videoda gösterilmişdir (9).

Kur’ân-ı Kerîmde embriyoloji

En bilinen ayet/ler mü’minun suresi 12-14. ayetler olup Diyanetin mealine (10) göre;

12. Gerçek şu ki biz insanı çamurdan alınmış bir özden yaratıyoruz; 13. Sonra onu sağlam bir korunakta nutfe haline getiriyoruz.

14. Ardından nutfeyi (döllenmiş yumurta) alakaya (rahimde asılıp beslenen embriyo) çeviriyor, alakayı şekilsiz et (görünümünde) yapıyor, bu etten kemikler yaratıyor, daha sonra da kemiklere adale giydiriyoruz; nihayet onu bambaşka bir yaratık halinde inşa ediyoruz. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah çok yücedir.

Meâldeki ‘çamurdan alınmış bir öz’ kelimesi Kur’an’da ‘sülâletin min Tîn’ olarak geçer. Fakir bunu ‘sülalenizin özü-müşterek genleriniz’ olarak anlamaya meyyal, en doğrusunu Allah cc bilir.

Bu hususda, Kur’an-ı Kerîm’in insanlara değişmez bir bilgi ve yol gösterici olduğuna dair bir makale (11) ve konunun uzmanı Dr. Keith L. Moore’un embriyonun gelişiminin yukardaki ayetlerle aynı olduğunu anlatdığını (12) görebilirsiniz, bu da bir başka yazı konusudur!

GEBELİKDE FOLİK ASİT TAKVİYESİ

Yukarda belirtdiğim gibi, ‘bazı’ doktor arkadaşlar hemen Uptodate’e girip, linkini verdiğim Dr. Laura M. Goetzl’ın gebelik mahsülünde sakatlığı (nöral tüp hasarı=NTH) önlemek maksadı ile folik asit takviyesini tarif eden makalesini (13) okuyup, folik asit takviyesine nasıl karşı çıkılır, bu ne menem gericiliktir diyorlarmış!

Mevzûbahis makaleyi özetlemek maksadımız dışında olduğu için üç hususu belirtmek kafi olacaktır;

Birincisi: folic acid supplementation (takviye, günlük bir adet 4 mg tablet alınması), fortification (güçlendirme) beslenmede folik asid katkılı tahıllar olması olarak iki farklı, hatta ikisi birden olmak üzere, üç farklı metod kullanılmakdadır.

İkincisi: Makale folik asit ve folatın birbiri yerine kullanılan terimler olduğunu, folatın gıdalardaki form olduğunu, folik asitin ise sentetik olduğunu söylüyor, sonra her iki molekülün de aktif form olan L-5-metiltetrahidrofolata dönüşerek etki etdiğini söyleyerek optik çarpıtma yapıyor, üstelik verdiği kaynağın özetinde de bu durum fark edilebilir (14).

Üçüncüsü: Uptodate’deki makalenin NTH’nın önlenmesi için folik asid takviyesinin etkili olduğunun delili başlığı altında verdiği yayınların hiç birisi çift kör, tesadüfî araştırma değildir.

Resim 1. NTH’lı bebek. Fakir meslek hayatında bu bebeklerden ve çocuklardan yeteri kadar gördü ve sorguladığında gebelikde uygun dozda folik asit kullananların da olduğunu farketdi.

FOLAT PATİKASI*

(*pathway’in Türkçesi olarak teklif ediyorum)

Evvela temel bilgilere hakim olmak lazım: bahsedilen moleküllerin diğer adları nelerdir, moleküler yapıları nasıl, metabolizmada ve genetik olaylardaki tesirleri nelerdir?

  • Folat: Levomefolik asid, tetrahidrobiopteridin (BH4), 5-metil tetrahidrofolik asit (FH4), vitamin B9, tabii-kullanılabilir moleküldür ve fenilalanin, tirozin ve triptofan hidroksilaz enzimlerinin kofaktörüdür. Katekolamin ve serotonin üretiminde yer alır. Fenilalanin hidroksilaz enzim eksikliğinin fenilketonüri hastalığına yol açdığını da hatırlatmalıyım. Ayrıca metil vericisi, metionin sentezi ve dolayısı ile iltihabi homosisteinin azaltılmasında görev alır. Et, karaciğer, inek sütü ve yoğurtda kâfî mikdarda bulunur, yani eksiklik olması ihtimali hemen hiç yokdur (15).

  • Folinik asit: Leukovorin, 5-formil tetrahidrofolat

  • Folik asit: Pteroil monoglutamik asit (FH2), Dihidrobiopteridin (BH2), sentetik molekül- kullanımı kısıtlı, bir vitamin değil ‘vitamer’dir! Kullanılabilmesi için evvela FH4’e dönüşmesi gerekir. Tetkiklerde ölçülen budur.

  • Aminopterin: 4 amino-Folik asit, 4 amino-pteroil monoglutamik asit

  • Metabolize edilememiş Folik asit: Folik asit (FH2) dışardan alındığında, ancak az bir kısmı FH4’e çevrilebilir, kalanı dolaşımda metabolize edilemeden gittikçe artar ve folat reseptörlerinin dengesini bozar (16, 17).

  • Neopterin: Makrofajların salgıladığı bir iltihap molekülü yani hastalık göstergesidir (18).

  • Thalidomide: Anne karnında fetusun gelişimini bozduğu piyasaya çıkdıkdan sonra anlaşılan kusmayı önleyici ilaç, 1961’de kullanımdan kaldırıldı. Bugün cereblon üzerinden anijiogenezi ve TNF’ü inhibe etdiği için bazı kanserlerin tedavisinde kullanılmakdadır (19). Folik asit ile bağlantısını aşağıda bulacaksınız.

Şekil 1. (15) Folat, folik asit ve benzerlerinin moleküler formülü. Folat’da soldan ikinci halkanın azot atomunun çift çizgi ile gösterilen kovalan bağı olmadığını buradan metil grubu alıp verebildiğini, folik asid’de ise kovalan (sabit) bağ olduğunu hatırlatalım. Folat, Folinik asit ve levomefolik asit’de azot atomuna bağlı dörder proton (hidrojen) olduğu halde, Folik asit, Aminopterin, metotreksat ve neopterinde 1-3 proton vardır. Ayrıca folik asit molekülünün kanser tedavisinde hücre bölünmesini engelleyici olarak kullanılan aminopterin ve metotreksata yakınlığını da görmek lazım!..

Yukardaki bilgi ışığında kafa karışdırma işleminin nasıl yapıldığını gösterelim; Tıp Fakültesinden mezun olduktan hemen sonra ‘osmosis.org’u kuran (facebook/metaverse kurucusu Zuckerberg gibi olabilir mi?) ve online tıp eğitiminde köşebaşını tutan Shiv Gaglani’nin ‘Folic acid deficiency’ başlıklı sunumuna dikkalice bakıldığında folate ve folik asit farkından bahsedilmeksizin folik asit molekülü ön plana çıkarılmakdadır (20).

Şekil 2. Osmosis.org’da folat ve folik asit formülü olarak hangisi verilmiş? Aralarındaki fark verilmiş mi?

FOLAT METABOLİZMASI VE EHEMMİYETİ

Folat (FH4) barsaklardaki bakteriler tarafından shikimate patikası kullanılarak üretilir (21). Bu patika bitki ve barsaklarımızdaki mikroorganizmalarda bulunur ve nörotransmitterlerin yapıtaşı olan triptofan, tirozin ve fenilalanin üretiminin başlıca yoludur. Triptofan ve fenialanin esansiyeldir, antimikrobial ve herbisid (glifozat) üretimi ve bunların insan üzerindeki yan tesirleri bahs-i diğer (22).

Şekil 3. Folat (FH4) ‘tek karbon verici havuzu’nun esas unsuru olup, DNA’nın yapı taşı olan pürinlerin ve metioninin sentezini temin eder (23). Folik asit (FH2) ise bu dairede ‘artık’ maddedir ve ancak dihidro folat reduktaz (DHFR) ile bu daireye katılabilir (sağ alt köşede, DHFR resimde gösterilmemiş) (24).

Şekil 4. Folat aynı zamanda metionin dairesine iştirak ederek transkobalamin (B12 vitamini) yardımı ile homosisteinin metionine dönüşmesi sülfürlü aminoasit sentezi (transsülfürasyon) ve hücre apopitozuna tesir eder (23). Daha teferruatlı şemayı wikide levomefolik asit konusunda görebilirsiniz.

Wikipathways’de folat patikası ise güçlü bir bilgisayarla bile incelenmesi zor, anlaşılması müşkildir, ama eğer görebilirseniz folik asit ve folat ayrı ayrı verilir ve farklı etkileri olduğu hemen anlaşılabilir (25). Hemen bu noktada bir tek insan hücresinde yüzlerce patika olduğunu, bunların nasıl ustaca kullanıldığını, husule gelen ‘mutasyonların’ daima hastalığa yol açdığını düşündüğümüzde, ihtimaliyet hesabına göre kainatın, mahlûkâtın ‘evrim’ ile kendi kendine ortaya çıkdığını iddia etmenin matematik olarak mümkün olmadığını söylemek farz-ı ayndır!…

Folat (FH4)’ın hücre ve dokulardaki temel vazifeleri şunlardır:

  • Kök hücre farklılaşması

  • Histon metilasyon ve asetilasyonu ile genomun epigenetik düzenlenmesi

  • Metionin sentezi

  • Vasküler enflamasyona (damar iltihabı) yol açan homosisteinin azaltılması

Nitekim 2019’da yayınlanan bir makalede; Folik asit takviyesinin bir dogma yani inanç olduğu söylendikden sonra, homosisteinin hücre için vazgeçilmez olan ‘metilleme’ işleminin toksik inhibitörü olduğu ve üremeye menfi tesiri olduğu, bilhassa MTHFR mutasyonu varlığında metabolize edilemeyen folik asit mikdarının artdığı, bu durumun da Michaelis-Menten enzim kinetiği ile enzimi baskıladığını, dolayısı ile artmış folik asitin toksik tesirlerini izah etmekdedir (26).

Ayrıca, yeni bir bilgi olarak folatın barsaklardan emilmesini temin eden SLC46A1 geni tarafından üretilen proton-coupled folate transporter proteinidir ve bu genin ırsî bozukluğunda herediter folat malabsorbsiyonu denilen hastalık ortaya çıkar. Bu proteinin kan beyin bariyerindeki noksanlığında ise beyin folat eksikliği hastalığı gelişir (27).

Bir başka husus ise folat ve folik asitin hücre içine alınmasını temin eden reseptörler olup, dört isoformu bilinmekdedir. Bunların ikisi hücre sathında, biri salgı şeklinde, biri ise genomda belirlenmişdir. Sıhhatli dokuda bu reseptörler çok az iken, hızla bölünen kanser hücrelerinde (ve fetusda) mikdarı artmakdadır ve bu konudaki bilgiler çok sınırlıdır. Folat patikasının yeni bir kullanım alanı ise, folik asite tıbbî inorganik metaller bağlanarak teşhisde ve bilhassa kanser tedavisinde denenmesidir (28).

FOLİK ASİT TARİHÇESİ, DİPSİZ KUYU

Dipsiz kuyu çünki, yaklaşık iki yıldır okumaya ve bağlantıları anlamaya çalışıyor ve organik kimya ve fitoterapi bilmediğime hayıflanıyorum. Tıbbın tarihi bilinmeden fizyopatoloji, dolayısı ile moleküler tıbbın doğru anlaşılması muhaldir. Hücre fizyolojisinde, hatta hayatiyetini idame etdirmesi ve kansere dönüşmesinde folat patikasının ehemmiyeti tahmin edilenin çok üzerindedir. Bu bakımdan iki meşhur patolog Lucy Wills ve Sydney Farber’i bilmek icab eder.

Dr. Lucy Wills 1931’de Hindistan’daki kadın dokuma işçilerinde açlık ile ortaya çıkan makrositer aneminin ‘marmite’ denilen bir çeşit mantar usaresi yediklerinde düzeldiğini buldu ve bunu deney hayvanlarında da gösterdi. Marmite ve ıspanak gibi yiyeceklerde bulunan folik asitin (folium=yaprak) bundan sorumlu olduğu, sentetik ve tabii moleküllerin farklı olduğu ise aşı ve siyanür üreten Lederle Laboratuarı (daha sonra Wyeth)’nda 1943’de anlaşılmışdır. Folat gibi, noksanlığı halinde makrositer anemiye sebeb olan B12 vitamini ise 1948’de keşfedilmişdir.

Aynı yıllarda Dr Hitchings ve Dr. Elion folik asit verilmesinin tümör gelişimini artırdığını (dikkat!) anladılar ve folik asit antagonistleri (tersine etki gösteren) gelişdirmeye başladılar ve 1988’de bununla Nobel ödülü aldılar. Aynı bulguyu elde eden Dr. Sydney Farber ilk bulunan folik asit antagonisti aminopterini patolog olduğu halde (çocuk doktoru değil yani!) lösemili çocukları tedavi etmekde kullanmaya başladı. Benzer bir madde olan ve bugün halâ yaygın olarak kullanılan metotreksat, folik asitin (FH2), folat (FH4)’e dönüşmesini sağlayan dihidrofolat redüktaz enzimini baskılayarak ve böylece DNA tamirini bozarak hücrelerin yaşamasını ve bölünmesini önlemekdedir. En çok ve en hızlı büyüyen bakteri ve tümör hücreleri olduğu için antibiyotik ve kemoterapi ilacı olarak kullanılmakdadır ama aynı tesiri normal insan hücresine de göstermekdedir.

Bu ilaçların kanser tedavisinde kullanıldığı hamile kadınların çocuklarında NTH görülmesi ile 1950’lerde folik asit eksikliğine bağlı olduğu kanaatine husule getirdi (29). Bu bilgileri edindiğim 29 nolu makale, daha 1931’de fare deneyi yapan Dr. Wills’i unutup, folik asit eksikliğinin NTH’na yol açdığı hakkında verdiği makalalerin hiç birisinin çift kör, tesadüfi veya hayvan deneyi olmadığını söylemiyor.

Yine daha o tarihlerde bile homosisteinin metilasyonunun sadece folat (FH4) ile yapılabildiği ve bunun için kullanılan molekülün S-adenozil metionin (SAMe) olduğunun anlaşıldığını aynı makaleden öğreniyoruz (29).

Ancak bu makalelerde fenilketonüride eksik olan ve fenilalanini tirozine çeviren fenilalanin hidroksilaz enziminin kofaktörünü 1958’de bulan Seymour Kaufman’dan ve bulduğu pteridine yani tetrahidrofolatdan bahsedilmiyor (30). Fenilketonürinin hikayesini ve öjenik bağlantısını Topuk kanı ile ilgili yazımızda bulabilirsiniz (31).

BESLENME ve VİTAMİN ÇILGINLIĞI

John Harvey Kellogg

Devam etmeden evvel 20. Asır başlarında beslenmenin hastalıklar ve genetik ile, öjeniklerle münasebeti hakkında hatırlatma yapılması icab eder. Bu konuda o yıllarda iki önemli kişinin çok büyük tesiri vardır.

John Harvey Kellogg (1852-1943) kahvaltılık mısır gevreği ve fıstık ezmesini icad eden, aynı zamanda öjenik olan tüccar doktordur. Bu icatlarının ‘et’in yerini tutacağını iddia ediyordu. Amacı libidoyu baskılayarak nüfusu azaltmak idi. Barsak florasının yiyeceklerle alakasını ve hastalıkların barsaklarda başladığını biliyordu. Lavmanla barsak temizliğini ve cinselliğin azaltılması için vejetaryenliği tavsiye ediyordu. Bu durum yedinci gün tarikatından olması ile alakalı idi, bu tarikatın ülkemizde de mensupları olduğu da bilinmekdedir (32). Hayatının son otuz yılını öjenik faaliyetlere harcadı, soy iyileştirmeyi ve melezliğin önlenmesi hedefini güden vakfın kurucularındandı (33).

Weston A. Price

Kellogg ile aynı dönemde yaşamış Kanada’lı diş hekimi, kurmuş olduğu kâr amacı gütmeyen vakıf, hâlâ sanayileşme ile sağlıksız beslenmenin insan sağlığı üzerine kötü etkileri hakkında bilgilendirmeye devam etmekdedir.

Price batı toplumlarında yaygın görülen kronik hastalıkların tabiat ile iç içe yaşayan yerlilerde görülmediğini, bunun sağlıksız beslenme ve diş çürüklerinden kaynaklanan kronik iltihaba yol açdığını (fokal enfeksiyon teorisi) düşünüyordu, bu sebeple çürük dişlere kanal tedavisi yapılması yerine tamamen çekilmesini tavsiye ediyordu. Kendisinden beslenmenin Darwin’i olarak söz edenler olduğu gibi, bilimsel olmakdan çok evangelist olduğunu söyleyenler de vardı (34).

Linus Pauling

Soğuk algınlığında hâlâ C vitamini kullanılmasının mucidi, tarihde tek başına iki defa nobel ödülü almış yegâne kişidir, doktor değil kimyagerdir. Bugün bile tedavisi zor bir hastalık olan nefritik sendroma 40 yaşında yakalanmış olmasına rağmen 93 yaşına kadar sağlıklı olarak yaşamışdır. İdrar muayenesinin fizik muayenenin parçası olduğunu söyleyen Dr. Thomas Addis tarafından iyileşdirilmişdir.

Pauling, atomlar arasındaki kimyevî bağların babası olarak biliniyor. Atomların nasıl bir araya gelerek molekülleri husule getirdiklerinin temelini belirlediği için 1954’te Nobel Kimya Ödülünü kazandı. Pauling tarihde ilk defa 1949’da, bir hastalığın (orak hücre anemisi) moleküler bozukluklara bağlı olduğunu tarif etmiş ve bu hastalık ırsî olduğu için moleküler genetiğin başlangıcı kabul edilmekdedir. Daha o zaman şizofreninin de böyle bir hastalık olduğundan şüphelenmişdir (35).

Abram Hoffer’in psikiyatride niasin (B3 vitamini) makalesini okuduktan sonra ‘Ortomoleküler Tıp’ (doğru molekülün doğru yer ve zamanda verilmesi manasında) mefhumunu ortaya atması, megadoz C vitamini ile kanserin tedavi edilebileceğini iddia etmesi bilim dünyasında (muhtemelen RF tıbbı) ağır şekilde itham edilmesine yol açmış (36). Ki, buraya bir mim konulması lazım gelir.

Atom bombasına karşı çıkması, Sovyetleri desteklemesi, Vietnam savaşına karşı çıkması ise, kendisinin fakir için ‘kahraman’ olmasına kafidir. Pauling’e hangi “Nobel Ödülü daha önemli?” diye sorulduğunda hep aynı cevabı verirdi. “Barış Ödülü. Kimya ödülünü yapmaktan zevk duyduğum işler için verdiler bana. Barış ödülünü ise yapmak zorunda kaldığım işlerden dolayı aldım, onu almak bana ve aileme çok pahalıya mal oldu. Bu çabalarım bana zevk vermedi. Ancak onlar benim görevimdi” demişdir!

Tarihde ilk defa Dr. James Lind tarafından tarif edilen, yelkenliler ile kıtalararası seyahat eden denizcilerde görülen ve dişlerin dökülmesine ve yaraların iyileşmemesine sebeb olan ölümcül iskorbüt (İngilizcesi scurvy=pislik) hastalığının portakal ve limon ile iyileşmesi, 1928’de Albert Szent-Györgyi tarafından ayrıştırılan C vitamininin (Ascorbic acid=scorbit yok manasında) bulunmasına yol açmışdır (37).

İnsan vücudunda sentezlenmeyen C vitamini, bütün dokuları ayakda tutan kollagen sentezinden sorumludur ve hücrelerin temel ihtiyaç maddelerinden biridir (38).

Bunları okuduktan sonra folik asit ‘hikâyesi’nin vitamin çılgınlığı ile bağlantısını tekrar düşünmek lazım değil mi?


Dr. McBRIDE ve GEBELİK KUSMASI

Aralık 1961’de Avustralya’lı bir kadın doğumcu olan Dr. McBride Lancet’de yayınlanan kısa yazısı ile gebeliğinde Thalidomide kullanan kadınların bebeklerinde çoklu ve ağır anomaliler görüldüğünü bildirdi, böylece meşhur oldu ve ödüllendirildi. İlaç Avrupa, Kanada ve Avustralya’da binlerce sakat bebek ve ölüme yol açmışdı.

Dr. McBride 1972’de imipramin için de benzer bir iddiada bulundu fakat bu durum kabul görmedi. Daha sonra Doksilamin-Piridoxin (B6 yani) (piyasa adı Debendox veya Bendectin)’in de sakatlık yapdığını iddia etdi ve üretici firma bu ilacı 1983’de piyasadan çekmek zorunda kaldı. Bu ilaç hâlen ülkemizde başka bir isim ile kullanılmakdadır ve yakın zamanda etkinliğinin de olmadığı, yan etkilerinin gözden geçirilmesi gerekdiği de söylenmişdir (39). NTH’li bebek gören doktorların anneye bu ilacı kullanıp kullanmadıklarını sorduğunu duyan var mı?

McBride, 1987’de çocuk doktorluğundan gazeteciliğe geçen Norbert Swan tarafından 1982’de yapdığı bir yayında sahtecilik ile suçlandı. McBride kendisini ilaç firmalarının sıkışdırdığını öne sürse de mahkeme suçlu buldu. Aynı mahkeme McBride’ın 1976-1988 arasında yapdığı sezaryenlerin 44’ünde kusurlu olduğuna da karar verdi, ancak bu davalardan, vakaların acil olduğu için uygun tavsiyede bulunamadığı biri hariç hepsinden beraat etdi.

McBride Thalidomide’in ‘mutagen’ olduğunu da 1994’de BMJ’de yayınladı (40).

THALIDOMIDE, PRİMODOS ve Dr. Isabel GAL

Paul Erlich, 1900’lerin başında yayınladığı ‘Side-chain theory’ ile immünolojinin ve belki de ölü hücreleri boyayan trypan blue’yu keşfetmesi ile de flovsitometrinin temelini atmış ve tıbda yeni bir dönem başlamış, ilk defa ‘görünmeyene’ nüfuz edilmişdi. Üstelik, daha o zaman bile, bu kimyevi maddelerin çok az bir mikdarının bile fetusda anomaliye sebeb olduğu gözlenmişdi (41).

Thalidomide felaketi önlenebilir miydi? Lancet’de 1998’de yayınlanan makalede bu soru ele alınmış, plasentanın zararlı maddeleri geçirmediğine inanıldığını, teratoloji (doğuşdan gelen bozuklukların incelenmesi bilimi)nin memeli fetuslarını ancak 1930’lardan sonra incelemeye başladığını, dolayısı ile bu felaketin birdenbire ortaya çıkmadığı anlatılmakdadır (42). Daha sonra NTH’ya yol açdığı anlaşılan ve ‘kimyevî veba-pharmaceutical plague’ olarak adlandırılacak olan, ‘tamamen zararsız, harika’ diye reklamı yapılarak 46 ülkede piyasaya sürülen thalidomide, yalnızca iki ülkede ABD ve Türkiye’de, herhalde moleküler gündemi takib eden Dr. Kelsey ve Vt. Süreyya Tahsin Aygün tarafından ülkelerine girişi önlenmişdi (41).

NTH konusunda folik asit, thalidomid ve debendoxdan başka hemen hemen aynı tarihlerde gündeme gelen bir başka ve çok mühim olay ise, Primodos (hormon ölçen gebelik testi) skandalıdır. O dönemde gebelik, ancak kurbağa metodu ile doktorlar tarafından tesbit ediliyordu ve primodos mahremiyeti sağladığı için çok tutulmuşdu. Verilen hormon kadında adet görmeye yol açmışsa hamile olmadığı anlaşılıyordu. Eğer adet görmemişse gebeliğin varlığı anlaşılıyordu. Gebeliğin erken dönemi olduğu için anne karnındaki fetusda NTH ve diğer anomalilere yol açdığını ilk defa bir çocuk doktoru olan Dr. Isabel Gal farkederek yayınlamışdı.

Halbuki, doktorlar o günlerde, verilen bu hormonların gebelikde zaten yüksek mikdarda salgılandığı için zararsız olduğunu zannediyorlardı. Bu sebeble, kadıncağızı bunu yayınladığına pişman etdiler ve test uzun süre piyasada kaldı (kamuoyunu folik aside alıştırmak maksadını sezinliyorum), üstelik ‘İlaç emniyeti komitesi’ testin gebelerde kullanılmaması kararı verdiği halde! Olay 2017’de ‘İngiltere İnsan İlaçları Komisyonu’ tarafından Primodos ile anomaliler arasında illiyet olmadığı sonucuna varılması ile devam etdi. Ardından 2020’de Lordlar Kamarası üyesi Barones Cumberledge tarafından yayınlanan bağımsız rapor ile hükümetin primodosun yol açdığı ‘önlenebilir zarar’ sebebi ile özür ve tazmin yoluna gitmesi gerekdiği açıklandı (43, 44).

MEŞHUR VİTAMİN ÇALIŞMASI ve DR. SMITHELL

Bütün bu olayların fetusa tesirinin en yoğun bir şekilde ortaya çıkdığı ve araşdırıldığı ülke İngiltere idi. Folat patikasının fetusda NTH’ya sebeb olduğunu ilk yayınlayan Dr. Smithell thalidomide ve primodos facialarının çokdan ortaya çıkdığı 1976’da bile hâlâ bütün NTH’lar vitamin eksikliğine bağlı imiş gibi rakam vermekde ve anomalili bebeklerin anne karnında tesbitinin mümkün olmasına rağmen nihai hedefin düşük yapdırmakdan ziyade mutlaka sıhhatli bebekler olmalı (öjeni) dediğini görüyoruz (45). Kronolojik olarak; 1957’de Thalidomide keşfedilir, 1958’de gebelik testi Primodos piyasaya çıkar, 1961’de Smithell buna bağlı anomalili bebekleri ve 1965’de de folik asit eksikliğini ilk defa yayınlar. Aynı zamanda çocuklara zulmü önleme derneğine (NSPCC) yardım eder (false flag?) (46). İngiltere’de kürtaj kanunu 1967’de çıkarılır.

Bütün bunları denetleyen kuruluş olan ‘tıbbî tetkik heyeti’ (MRC)’nin folik asit araştırması insanlar üzerinde çift kör tesadüfi çalışma etik olmadığı için büyük münakaşalara sebeb olmuş (47). Sonunda plasebo verilmeden çalışma ancak 1991’de yayınlanabilmiş ve sadece, daha evvel NTH’lı bebek doğurmuş kadınlarda risk yüksek bulunmuş. Hemen aynı yıl gebelik öncesi klinikleri kurulmaya başlanmış ve ‘build better baby’ mottosu ile vitamin furyası başlamış (48). Bu motto ise yine öjeniklere dayanmakdadır (49).

Dr. Smithell, teratojen olduğu şüphesi olan thalidomid faciası önlenebilir miydi diye Lancet’e yazdığı yazı ile soran kadıncağıza (42) taa 1998’de neden aşırı tepki vermişdi (50)?

Bütün bunlara rağmen hâlâ ‘un’a folik asit katılmasını haklı gösterebilmek için havanda su döğmeye devam etmelerini, dünyada pek çok ülke bunu yaparken (46), bu işin fikir babası olan Dr. Smithell’in (asıl fikir babası Dr. Smithell’e bağlantıları fısıldayan Sir ünvanlı, çavdar mahmuzu-ergot kullanan kadın doğumcu Norman Jeffcoate olduğunu sanıyorum, ama adamın hakkında bir şey bulunmuyor) bunu kendi ülkesine kabul etdirememenin üzüntüsü ile öldüğünü öğreniyoruz (51). Öldükden sonra çalışma arkadaşı tarafından yapdıkları çalışmaların Smithell adına savunulması da dikkate değer (52).

TERATHANASIA VEYA FETUS KATLİÂMI

Bazı ilaçlar etkilenmiş fetusların düşük ve ölüm hızını arttırarak doğum kusurlarını azaltır ki buna teratanazi (terato[-loji/Öte-]nazi) denir. Folik asitin NTH üzerindeki etkinliğinin bu şekilde olabileceği ve folik asit alan kadınlardaki kendiliğinden husule gelen düşüklerin artması da buna bağlanmakdadır. Bu da muhtemelen fertilitenin ve çoklu gebeliğin artması, yaşaması mümkün olmayan embryoların belli bir safhaya geldikden sonra düşmesi ile olmakdadır. Umumi görüş folik asit takviyesinin fetusda nöral tübün normal gelişmesine izin vermesi ile NTH’ı önlediği şeklindedir (53, sayfa 40).

FOLİK ASİT TAKVİYESİ (FORTIFICATION)

Akıl ve mantığa uygun olmayan, tedaviye ihtiyacı olmayan ekseriyeti görmezden gelip, ihtiyacı olan/olmayan herkese sonuçlarının ne olduğu belirsiz bir şeyi zorla yedirmek gibi mantıksız bir uygulama olan ‘Un’a folik asit katma’ fikri nereden çıkmış, tahmin bile edemezsiniz (54)! Günümüzde uterus kasılması ile kanamayı durdurmak için ve migren tedavisinde kullanılan ergot alkaloidleri çavdar mahmuzu (Claviceps pupurae)’dan elde edilmekdedir. Asırlar evvelinden bilinmekdedir ki, bu mantar ile kaplanmış tahılların ve bunlardan yapılan unların yenilmesi ile Aziz Anthony ateşi, halüsinasyonlar, gangren, kadınların düşük yapması gibi belirtiler görülmekde idi (55) (Resim 2).

Resim 2. Çavdar mahmuzu ve Economist dergisinin Mayıs 2022 kapağı, akılları hep aynı şekilde çalışıyor!

Resmî olarak FA takviyesi ilk defa 1993de, yiyeceklere katılması 1998’de başlamış, NTH’da bir azalma görülmüş (56), ancak son çalışmada bu azalmanın olmadığı, önceki bulgunun yanlış değerlendirme olduğu belirtilmiş (57). Ancak bu araştırmaların geçersiz olduğu belirten yeni bir yayın da var (58). Kan ve eritrosit FA seviyeleri gitdikçe artdığı, kordon kanında bile varlığı, hatta tavsiye edilenin iki katına çıkdığı görülmüş ve 2011de otizmdeki artış ile alakası olabileceği de belirlenmiş (59).

FA’in muhtemel zararlı tesirleri;

  1. İmmün disregülasyon

  2. Enflamasyon

  3. Oksidatif stres

  4. Mitokondrial disfonksiyon

  5. Çevresel toksinlerle (mesela glifozat) maruziyet ile alakalıdır.

Diyetde folat verilmesinin sentetik FA verilmesine daha üstün olduğu araştırmalarda gösterilmiş (60). Ancak bu çalışmalarda da sıhhatli kişilerin genetik yapısı yani MTHFR mutasyonu olup olmadığı dikkate alınmamışdır. MTHFR mutasyonu olan kadınlarda FA takviyesi homosistein seviyesini artdırarak düşüğe (miscarriage) sebep olması sadece bir örnekdir (61). Bütüncül tıp gözü ile bakıldığında ise (62) alınması gereken yerine, alınmaması gereken bir nutrientin verilmesinin anne ve bebeğinde yol açabileceği sorunlar tetkike muhtacdır, bilhassa malthusian felsefesi güden Rockefeller tıbbını düşününce….

Peki ülkemizde durum nedir? Arama motoruna ‘sağlık bakanlığı, gebelikde folik asit’ ve ‘Folic acid, fortification, Turkey’ yazıldığında neler bulduğumuza bakalım; Halk sağlığı rehberinde 10. Sayfada yer alan cümle ‘Gebelik planlayan her kadının gebelikten en az 1 ay önce başlamak üzere 400-800 mikrogr/gün folik asit kullanması uygundur. NTH açısından yüksek riskli gruplarda (antiepileptik ilaç kullananlar, NTH gebelik öyküsü olanlar, diyabet, obezite vb.) NTH’nın önlenmesi amacıyla gebelikten 3 ay önce başlanan yüksek doz (4mg/gün) FA kullanımına gebeliğin 12. haftasına kadar devam edilir’ deniliyor. Ne yiyeceği, yediklerinde FA güçlendirmesi var mı, yok mu belli değil! Yeni bir makalede FA takviyesinin henüz teklif safhasında olduğu belirtilmiş (63).

FOLİK ASİT VE GLİFOSAT

Bir başka mühim bilgi; ABD’nin 1998’de çıkardığı kanuna göre katkılı unda 0.7 mg FA, 20 mg demir bulunması şartı var. Bu kanun çıkmadan çok daha evvel genetiği değişdirilmiş glifozatlı (RoundUp) mısır ve soya gevrekleri piyasada idi ve yaygınlaşmakda idi. Mısırın böcek öldürücü glifozata dayanıklı olması için bir bakteri geni eklenerek genetiği değişdirilmişdi. Ondan sonra NTH görülme sıklığı artdığı için folat eksikliği meğer gündeme gelmemiş mi (64)?

FOLİK ASİT PROPAGANDASI VE AKL-I SELÎM

Arama motoruna ‘folik asit kullanılmalı mı’ yazdığımızda onbinlerce birbirinin aynısı sayfanın arasında bulunabilen bilimsel yazı olarak Dr. Avşar ve ark. ‘Türkiye’de folik asit perikonsepsiyonel olarak kullanılmalı mıdır?’ adlı derlemesinin yukarda verdiğimiz bilgileri teyid etmekde olduğunu ve tebrik edilesi şu neticeye vardığını göreceksiniz; ‘Ülkemizde folik asit preparatlarının rutin kullanımının önerilmesinin, temel verilerde netlik olmaması dolayısı ile, doğru olmadığı, önceden NTH’li fetusa sahip anne adaylarında kan folik asit seviyelerine bakarak prekonsepsiyonel destek sağlanıp sağlanmaması kararının verilmesinin daha doğru olacağı, yiyeceklere folik asit ilave edilmiş ülkelerde de NTH sayılarında istatistiksel olarak anlamlı olmayan sonuçlar elde edildiği ve sağlam veriler elde edilinceye kadar (sadece) eksiklik olan vakalarda destek sağlanması gerektiği bilinmelidir’ denilmekdedir (65). Yine daha 2020 yılında Q1 bir dergide yayınlanan bir makalede de benzer neticeye varılmakdadır (66). O halde ecdâdın dediği gibi her sakallıyı ‘dede’ zannetmemek lazım gelir değil mi canlarım?..

Hematologların, ‘iyi ama folik asit eksikliği anemisinde ağızdan verilen folik asit ile anemi düzeliyor’ dediklerini duyar gibiyim, kötü beslenme, alkol kullanımı gibi sebepler ile birlikde genetik yatkınlığın da olduğu bu durumda terapötik dozda, stabil ve kolay emilen bir drog elbette iyileşmeyi temin edecektir (67).

İLLÜZYON

Aristoya göre, ‘mantık (organon)’ düşünmenin aracıdır. Bizim itikadımıza göre ise kur’an ve sünnetden sonra akıl ve mantık en önde gelir (68). Aşı illüzyonu (69) ve Çiçek aşısının hikayesinde (70) bazı okumuş cahillerin Q1 dergilerde yayınlanmış ancak, akıl, mantık ve tecrübeye uymayan, başka maksatlar ile yapılmış çöp araştırmaları ‘bilim’ zannetmesinin neden yanlış olduğunu anlatmaya çalışdık.

‘İllüzyon’ yani beynin olmayanı var zannetmesinin ve bunun dünyanın ve siyasetin yönetimindeki yerini ‘İngiliz Derviş, Siyah Papanın Casusu’ gibi tarihin derinliklerini aydınlatan kitapların yazarı muhterem Mehmet Hasan Bulut bihakkın anlatmış, okunmasını tavsiye ederim (71). Acaba, folik asitin bu kadar hararetle HERKESE ve ZORLA yedirilmek istenmesi ‘nüfus çok fazla’ diyenlerin fikri olmasın!….

Peki sizce? Folat’ın tabii ve hakiki olanı mı yoksa sentetik ve muharref* olanı mı tercih edilmeli?!

‘Şimdi onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Onlardan bir grup, Allah’ın kelamını dinleyip iyice anladıktan sonra, onu bile bile çarpıtırlar’ (2-75).

* Muharref=Distorted “bir şeyin yerine başkasını getirmek, değiştirmek” (DİA)

  1. https://www.youtube.com/watch?v=k4nQWM6U298
  2. https://jme.bmj.com/content/40/8/578
  3. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29089291/
  4. https://slate.com/technology/2019/01/wikipedia-doctors-medical-knowledge-study.html
  5. https://personel.omu.edu.tr/docs/ders_dokumanlari/5099_40253_534.pdf
  6. http://ahmetrasimkucukusta.com/2017/10/09/misafir-yazar/yenidogmus-bebege-k-vitamini-uygulanmasi-dogru-mudur/
  7. http://ahmetrasimkucukusta.com/2019/09/05/misafir-yazar/su-bile-vermeyin-oyle-mi/
  8. https://lilliputian.me/2019/05/hedefteki-adam-prof-dr-alisan-yildiran/
  9. https://www.youtube.com/watch?v=yXUv4MPuNTA
  10. https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/M%C3%BC’min%C3%BBn-suresi/2685/12-14-ayet-tefsiri
  11. https://www.yeniasya.com.tr/mustafa-nutku/musbet-ilim-kur-an-ayetlerini-dogruluyor_398240
  12. https://en.wikipedia.org/wiki/Keith_L._Moore
  13. https://www.uptodate.com/contents/folic-acid-supplementation-in-pregnancy
  14. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/20608755/
  15. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10759136/
  16. https://www.hindawi.com/journals/ogi/2012/485179/
  17. https://www.tandfonline.com/doi/full/10.3109/00498254.2013.845705
  18. https://onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1002/jhet.3509
  19. https://en.wikipedia.org/wiki/Thalidomide
  20. https://www.youtube.com/watch?v=ADKz3pdf_5Q&t=234s
  21. https://en.wikipedia.org/wiki/Shikimate_pathway
  22. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5879953/
  23. Robins Pathology 11th edition bölüm 14. Şekil 19 ve 20.
  24. https://en.wikipedia.org/wiki/Folate
  25. https://www.wikipathways.org/index.php/Pathway:WP176
  26. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31205715/
  27. https://en.wikipedia.org/wiki/Proton-coupled_folate_transporter
  28. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29424300/
  29. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/11380441/
  30. https://www.jbc.org/article/S0021-9258(18)46062-0/pdf

  31. http://www.akkalemler.com/yeni-doganlarin-topuk-kani-verilmeli-mi-makale-31535
  32. https://odatv4.com/guncel/kim-bu-yedinci-gun-adventistleri-237915
  33. https://en.wikipedia.org/wiki/John_Harvey_Kellogg
  34. https://en.wikipedia.org/wiki/Weston_A._Price
  35. https://en.wikipedia.org/wiki/Linus_Pauling
  36. https://www.vox.com/2015/1/15/7547741/vitamin-c-myth-pauling
  37. https://www.matematiksel.org/c-vitamini-efsanesi-ve-istemeden-bunu-bize-kazandiran-linus-pauling/
  38. https://www.mdpi.com/2072-6643/13/5/1685/htm
  39. https://en.wikipedia.org/wiki/Pyridoxine/doxylamine
  40. https://www.jstor.org/stable/26963298?seq=1
  41. https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/03057070.2015.1047181
  42. https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(97)09038-7/fulltext
  43. https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2405661818300285
  44. https://en.wikipedia.org/wiki/Primodos
  45. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/1015847/
  46. https://www.mddus.com/resources/publications-library/insight/summer-2013/vignette-richard-w-smithells
  47. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/6374472/
  48. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4275593/
  49. https://embryo.asu.edu/pages/better-babies-contests-united-states-1908-1916
  50. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10326577/
  51. https://academic.oup.com/ije/article/40/5/1154/660590?login=false
  52. https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/bdra.20544
  53. https://assets.publishing.service.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/743522/Folic_Acid_and_the_Prevention_of_Disease__2000_.pdf
  54. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC8309974/
  55. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28097361/
  56. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4695937/
  57. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7019961/
  58. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5704156/
  59. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10356077/
  60. https://americanpregnancy.org/infertility/folate-vs-folic-acid-what-you-need-to-know/
  61. https://www.youtube.com/watch?v=oZzR1NMg0hM
  62. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/801265
  63. https://www.westonaprice.org/health-topics/environmental-toxins/folic-acid-glyphosate/
  64. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/19773
  65. (https://academic.oup.com/ajcn/article/112/5/1390/5918523?login=false
  66. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23474063/
  67. http://www.akasyam.com/imam-maturidide-iman-ve-ahlakin-kaynagi-olarak-akil-175302/)
  68. https://lilliputian.me/2018/03/immunogenetik-ve-tarihi-acidan-asi-illuzyonu-prof-dr-alisan-yildiran/
  69. https://coronaloji.com/publish-or-perish-yayinla-veya-mahvol-cicek-ve-aids-baglantisi/
  70. https://mehmethasanbulut.com/2019/11/25/hokus-pokus/).

    YELLAPRAGADA SUBBAROW

    Cyrus Fisk envy?!

    https://thewire.in/history/crosstalk-how-two-modest-heroes-won-the-battle-against-childhood-leukaemia