Yasal Uyarı: Bu sitede yayınlanmakta olan tüm yapıtlar eser statüsünde olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Sitede bulunan yazı ve görsellerin site sahibinden izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
Aşağıda CBS Televizyon Kanalı’nın efsanevi 60 Minutes (60 Dakika) isimli programının 1990’lardaki amalgam tartışmalarını masaya yatırdığı bölümün Türkçe altyazılı videosunu ve altında da deşifre metnini bulacaksınız.
Bu çalışmadan çıkacak sonuç şu; (amalgam dolguyla ilgili olumsuz sonuç bildiren her çalışmanın nasıl canla başla yadsınmaya çalışıldığına bakacak olursak) Amerikan Dişhekimleri Birliği (ADA) avukatlarca teslim alınmış, amalgam dolguya karşı çıkan dişhekimlerinin etrafı ise aynı kategorik retçi ADA’ca sarılarak cıvalı dolguların rahatsızlık ve hastalığa yol açtığını “kanıtlamaları” talep edilir olmuş. Sağlık dünyasındaki bu kategorik ret ve ispat yükümlülüğünün karşı tarafa yüklenmesi örüntüsü eminim dikkatlerden kaçmıyordur?
Velhasıl, videoda izleyeceğiniz Dr. Zamm’ın da dediği gibi tüketici olarak bizlerin kendimizi korumamız gerekiyor bugün. Zehir zehirdir diyor Dr. Zamm ve hakkında soru işareti olan hiçbir şeyin vücuda alınmaması gerekir diye ekliyor.
ADA temsilcisi Dr. Simmons’ı ise cıvalı amalgam dolguların nasıl ‘hiç problem yaratmayacağı’nı büyük bir rahatlıkla beyan ederken izleyeceğiz. Yine o çok bilindik apolojist repliklerle bu çocuk diş hekimi bize ‘lütfen bize güvenin, işin uzmanı biziz’ diyecek ve amalgam dolgulara karşı çıkan meslekdaşlarını meslekten men etmeye çalışmadıklarına inandırmaya çalışacak bizi. Önemle üzerinde durulması gereken cümle ise, ‘biz burada sadece dişhekimliği mesleğinin üzerine inşa edilmiş olduğu bilimsel standartları korumaya çalışıyoruz’ ifadesi. Tıp tarihi (gerçek tıp tarihi) konusunda biraz araştırma yapmış olanlarımız ise bu cümledeki ironiye tebessüm etmeden duramaz sanırız ki. Bilimsel temel ve etik… Bugünün modern tıp uygulamalarının çoğunda arayıp bulamadığımız iki özelliktir oysa.
Cıvalı amalgam kullanımının bilimle niye mi alakası yok?
Çünkü eğer amalgam icat edilmeseydi dişhekimleri son 100 yıl boyunca dolgu için altın kullanmak zorunda kalacaklardı da ondan. Dolgu için altın kullanılmak zorunda olması demek, dişçilik mesleğinin bugünkü kadar yayılıp büyüyememesi demek. Ortalama dört kişilik bir aile için düşünsek, aile bireylerinin her biri bir ağız dolusu çürüğe altın dolgu yaptırıp da etrafta dolaşabilecek kaç orta direk aile var çevrenizde? Benim sıfır mesela… Daha ne olsun, herkese ucuz dolgu yapılabiliyor ya işte diyenlerimiz olacaktır. Ben de, ‘peki ya bu ucuz ve sağlığa zararlı malzeme yüzünden oluşmuş kronik ve çoğu zaman çözümsüz rahatsızlıkların tedavi masrafı?’ diyeceğim elbette. Ondan da önce düşünülmesi gereken şey, bu malzemenin olası yan etkilerine karşı hastanın niye uyarılmadığı ve gereği gibi bilgilerndirmediği aslında. Evet, yine gelip bugün tıpta nedense unut(tur)ulmuş bir kavramda, “aydınlatılmış onam” ilkesinde takılıp kalıyoruz.
Peki cıvalı amalgam kullanımı niye mi meslek etiği ile bağdaşmıyor?
Bilimciler tıbba ne zaman yeni bir teknoloji kazandırsalar bu yanında “yan etkiler” ile birlikte gelir. Toplumun neredeyse tamamına uygulanacak, vücudunun bir parçası haline getirilecek kaç teknoloji var tıpta peki? Bir adet, o da amalgam dolgu. Etikle ilgili sorulacak ilk soru şu: kimin çıkarı var bundan? Gözümüz hemen bu malzemeyi onaylayıp kullanımını özendiren ve hatta teşvik eden meslek örgütlerine gidiyor tabii, mesela Amerikan Dişhekimleri Birliği’ne. Kar-amaçsız bir kuruluş olan ADA’nın amalgam dolgu üzerine (bugün süresi dolmuş) iki adet patenti (patent no. 4,018,600 ve 4,078,921) olduğunu ve derneğin kendi bünyesinde dişçilikte kullanılmak üzere ürün ve materyal geliştirme ve test etme kabiliyeti olduğunu ve kendilerine onay için gelen malzeme ve ürünler için de firmalardan ücret talep ettiklerini not olarak düşelim. ADA’nın can dostu FDA’ya (federal gıda ve ilaç denetleme dairesine) baktığımızda ise, yakın zamana kadar bu kurumun yöneticiliğini yapmış Margaret Hamburg’un doğrudan ABD’nin en büyük amalgam satıcısı olan Schein adlı şirketin yönetim kurulundaki görevini bırakıp bu pozisyona geçmiş olduğunu görüyoruz.
Bilimsel temel ve etik ilkeler… Amerika’da artık bu rüya görülmeyeli çok oluyor.
Bugüne kadar pekçok hikaye duyuldu, çok ağır hastalar dolgularını çıkarttırdıktan sonra hastalıklarından eser kalmıyor diye. Bugün nasıl ki en başta Otizm tedavisinde aileler çocuklarının vücutlarından ağır metalleri büyük uğraşlar sonunda çıkarttıktan sonra bazı çocukların otizm tanılarını bile geride bırakmalarına neden olacak şekilde ilerlemeler kaydediliyor, konuşamayan çocuklar ilk defa konuşmaya başlıyor ve modern tıbbın ‘genetiktir ve tıbben tedavisi yoktur’ dediği otizmden bu şekilde kurtulan çocuklar için söyleyebileceği tek şey “spontan iyileşmedir” oluyor, işte ağır metal yüklü dolgularını ağızlarından çıkarttıktan sonra mucizevi iyileşme gösteren örneğin Multipl Skleroz (MS) veya artritli insanlara da dişhekimlerinin tepkisi “bunlar anekdottur, bilimsel kanıt sayılmaz” oluyor. Belgeselde de göreceğimiz gibi, bu iyileşme vakalarına tanık olan ve hastayı tıbbi tetkik ve muayeneden geçiren klinisyen hekimler ise dişhekimlerinin bu bilimdışı reaksiyonunu ciddi anlamda sorguluyor.
İzleyeceğiniz bu tarihi video rahatsız edici hakikaten. Diğer tüm bölümleri yıl içinde mutlaka ikinci kere tekrar edilen ’60 Minutes’ programının bu bölümünün ADA’dan gelen yoğun tepki nedeniyle bir ikinci kez yayımlanmamış olması da dikkat çekici. Amalgamın çıkar ilişkileri ve suçla örülü tarihini anlatan belki başka bir yazı daha hazırlarız ileride. Ancak şimdilik bilmemiz gereken, tıbbın diğer pek çok alanında olduğu gibi amalgam dolgu konusunda da sorumluluların maalesef gerçekleri hep aynı savunma taktikleri ile örtbas etmeye çalıştığı, amalgam zehirlenmesinden muzdarip kişilere yardım edilmesi gerekirken suçlu psikolojisi ile kendilerini yasal manada koruma altına almak için her yola başvurulduğunu görüyoruz.
Videoya geçmeden önce sizler için hazırladığımız kısa ‘Amalgam Gerçekleri Listesi’ni dikkatinize sunuyoruz.
Amalgam Dolgudan Vücuda Aldığımız Cıva Düzeyi
1. Cıva bugün insanların büyük ksımının maruz kaldığı en zehirli maddedir. ABD’de EPA (Çevre Koruma Dairesi)’nin içme suyu için oluşturduğu standartta izin verilen cıva seviyesi 2 ppb (yani milyar başına 2 parçacık)’tır. Günümüzde çok sayıda insanda tespit edilen toksik birikimde cıva ilk 3’te yer alır.
2. Dental amalgam ise %50 likit halde cıva ile diğer toksik metaller (bakır, gümüş, kalay) karıştırılarak yapılır ve bu karışım kararsızdır. (NOT: Maddenin en kararlı olduğu hal katı en kararsız olduğu hal ise gaz halidir.) Cıva oda ısısında gaz halinde bulunduğundan dişinizdeki amalgam alaşımdan sürekli cıva buharlaşması sözkonusudur bu da ağız içi ortamınızda ve tükürüğünüzde çok yüksek seviyede cıva olması demektir ve bu seviyeler kolaylıkla ölçümlenebilir.
Amalgam dediğimiz metal alaşımı ağzınızda elektrolit içinde (tükürük ve salyanızda) taşıdığınızdan, oluşan galvanik akımla sürekli mahiyette dişetleri ve ağıziçi mukozanıza cıva ve diğer toksik metalleri pompalarsınız, buradan da kan ve sinir sisteminizle bu toksinler tüm vücudunuza yayılır.
3. Ağzında amalgam dolgu olan çoğu kişi için vücuduna aldığı cıvanın aslan payı buradan gelir. Bu yediğiniz herhangi bir gıdadan defaten alacağınız akut cıva maruzyetine benzemez; KRONİK, yani gece gündüz, 7/24, 365 gün, ömür boyu alacağınız düşük doz cıva maruziyetidir. Sadece bir gün içinde amalgam dolgudan alınacak cıva düzeyi genellikle devletlerin inorganik cıva buharı maruziyeti için oluşturduğu standart değeri aşar.
4. Yapılan tıbbi tahliller ağzında birkaç amalgam dolgu birden taşıyanların kaka ve tükürüğünde amalgam dolgusuzlara göre 10 kat daha yüksek cıva bulunduğunu gösteriyor. Amalgam dolgular çıkartıldan sonra ise kişilerin kaka ve tükürüğündeki cıva düzeyi yaklaşık %90 oranında azalırken, idrardaki cıva düzeyi ortalama %75 düşüş gösteriyor.
5. Elemental ve inorganik cıva vücutta bakteriler, maya ve mantarlar vs. gibi organizmalarca metile edilerek ‘metil-cıva’ya dönüştürülür. Yani bugün zehirleyici etkisi gayet iyi bilinen metil-cıvanın çoğu insanda en büyük kaynağı bizzat ağzındaki amalgam dolgulardır.
6. Amalgam dolgudaki cıva anne karnındayken cenine kan yoluyla, doğduktan sonra da emzirilen süt yoluyla geçer. Annedeki amalgam diş dolguları çoğu cenin ve bebek için, aşılamaya kadarki en büyük cıva kaynağıdır. Tek bir grip aşısı (veya 25 mikrogram timerosal, yani cıva içeren herhangi başka bir aşı) Kanada sağlık otoritelerinin bebekler için günlük cıva maruziyetine dair koyduğu sağlık standardını 250 kat, çocuklar için konulmuş güvenlik standardını da 100 kat aşar.
7. Dişteki amalgam dolgular çoğu çocuk için aşılar sayılmazsa en büyük cıva kaynağıdır, yapılan ölçümlerde vücuttaki cıva düzeyi ağızdaki dolgu sayısıyla doğru orantılı bulunmuştur. Yenidoğan ve bebeklerde düşük dozda cıva maruziyetinin gelişim bozuklukları yarattığı ve binlerce çocuğun bu durumdan muzdarip olduğu bilinmektedir.
8. Amalgamdan çıkan cıva buğusu en tehlikeli formudur cıvanın; kan-beyin-bariyerini ve plasentayı en hızlı geçen biçimidir ve diğer cıva formlarından daha düşük düzeylerde gelişim bozukluklarına yol açtığı bilinir.
9. Cıvanın kolay buharlaşma özelliği ve ağızdaki alaşım metallerin birbiriyle oluşturduğu galvanik akımlar dışında bir de, bilgisayar ekranı gibi cihazların yarattığı elektromanyetik alanların (EMF) bu metallerde oluşturduğu akımlar sözkonudur ki bu şekilde de vücuda cıva taşınır.
10. Amalgam dolgusu olanlar veya diş kliniklerinde çalışanlarda, çok daha yüksek miktarda kan alan beyin, kalp, karaciğer, böbrek gibi hayati organlarda ağzında amalgam dolgu olmayanlara göre çok daha yüksek düzeyde cıva birikir. Cıva çok düşük seviyede maruz kalındığında dahi tüm organlarda metabolik ve hormonal süreçleri bloke ettiği gibi tahribat da oluşturur.
11. Yetişkinlerde amalgam dolgulardan kaynaklı kronik sağlık sorunları yaygın görülür. Cıva aşırı düzeyde sitotoksik (hücre zehri), nörotoksik (sinir sistemi ve beyin zehri), immünotoksik (bağışıklık sistemi zehri), endoktrin (hormonal sistem) bozucu, enflamatuvar (iltihap yapıcı) ve üreme sistemi içinde zehirlidir. Cıva yaygın şekilde kronik nörolojik, immün ve otoimmün, kardiyovasküler, hormonal, oral ve üreme rahatsızlıklarına yola açar.
12. Ağır cıva zehirlenmesinin başlıca belirtilerinden biri paralizi, yani felçtir. Mikro ölçekte cıva zehirlenmesinde ise ana belirtilerinden biri bitkinlik/yorgunluk/halsizlik halidir.
13. Amalgam dolgularını değiştirtip vücuttaki cıva seviyelerini düşürenler rahatsızlıklarından da çoğu kez kurtulmakta veya iyileşme yolunda büyük yol katetmektedir. Bunlar hakemli dergilerde yayımlanmış çalışmalarla ve binlerce klinik vakaya dair olgu sunumlarıyla belgelidir.
14. Diş dolgusu için kullanılan amalgam kanalizasyon sistemlerindeki en büyük cıva kaynağıdır, dolayısıyla göller, denizler, burada yetişen balıklar, sulama suları ve bu suyla yetiştirilen ekinler ve hatta atmosfere karışan cıva buharı ile de en büyük çevre kirleticilerinden biridir.
[Videoda altyazı seçeneğini işaretlemeyi unutmayınız]İzleyeceğiniz program ilk olarak 1990 yılında yayımlanmıştır…
Yol açtığı tartışmalar nedeniyle bu bölümün tekrarı hiçbir zaman ekranlara yansıtılmamıştır.
60 Dakika – [Ağzınızda zehir mi var?]
Morely Safer
“Bu, bizim de ihtiyatlı yaklaştığımız tarz konulardan. Soru şu: Ağzınızda zehir mi var? Amerikan Diş Hekimleri Birliği, hayır yok diyor. Ancak üyelerinden bazıları öyle olduğunu düşünüyor ve kullanmayı da reddediyor. Bahsi geçen şey bir tip dolgu; diş hekimlerinin yüzyılı aşkın zamandır ilk tercihi olagelmiş gümüşlü amalgam dolgu.
Yalnız geçtiğimiz sene Amerikalıların ağzına 100 milyondan fazlası uygulanan dolgu bu. Bu “gümüş” dolguların pek bilinmeyen özelliği ise %50’sinin cıvadan oluşması, cıvanın da kurşundan ve hatta arsenikten bile daha zehirli olduğu. Bunca zamandır kullanılagelmiş olduğundan ve diğer metallerle karıştırıldığında cıva kararlı hale geliyordur herhalde diye düşünüldüğünden amalgam dolgular bugüne kadar güvenlik açısından test edilmiş değil. FDA – Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nce otomatikman onaylanmış tıbbi gereçlerden biri bu da.
Ancak bugün giderek artan sayıda bilimadamı, doktor ve diş hekimi tarafından bu gümüşlü amalgam dolguların yasaklanması gerektiği dillendirilir oldu.”
(Dişhekimi muayenehanesi)
(Dişhekimi)
“Açalım ağzımızı.”
Morely Safer
“Geçtiğimiz yaz EPA (Çevre Koruma Dairesi) iç mekanlarda lateks boya kullanımını yasakladı; sebebi de açığa çıkan cıva buharı. Bu hastanın ağzında 10 dakikalık çiğnemeden sonra ölçümlenen cıva buharı seviyesi, yeni boyanmış bir odadaki cıva buharı seviyesinin 92 kat üzerinde! ABD devletinin işyeri yönetmeliklerinde izin verdiği oranın ise 3 katı.
(Yakın plan çekim)
Gümüş alaşımlı dolgu bu işte; gümüş, bakır, kalay, çinko ….. ve cıvadan oluşuyor. Yarısı cıva bu dolgunun. Diş dolgularındaki cıvayla doğrudan ilişkilendirilmiş bir hastalık henüz daha olmasa da, bazı tıp fakültelerinde ağızda ortaya çıkan cıva buharı ile çok çeşitli hastalıklar arasındaki bağıntı çalışılmaya başlanmış durumda. Alzheimer, artrit ve kolit, cıva zehirlenmesiyle ilişkisi gösterilmiş hastalıklar.
İşyerinde cıva maruziyetinin böbrek hasarına, beyin hasarına, doğum kusurlarına ve Multiple Skleroz (MS) belirtilerine yol açtığı gösterilmiş durumda.”
(Dr. Vimy ile söyleşiye geçiş)
Dr. Murray Vimy
“Cıva maruziyeti için güvenli kabul edilebilecek bir eşik değer yok. Her dozda zehirlidir! Ve bir yerlerde birileri, en küçük miktarda cıvadan dahi illaki çok ağır şekilde rahatsızlanmıştır.”
Morely Safer
“Dr. Murray Vimy, Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘Çevredeki Cıva Konseyi’nde bilim danışmanı olarak görev yapıyor. Kanada’daki Calgary Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde araştırma görevlisi ve aynı zamanda bir diş hekimi. Amalgam dolgulardan sürekli mahiyette(!) cıva buharı sızdığını öğrendiği andan itibaren 8 yıldır kendi muayenehanesinde cıvasız çalışıyor.”
Dr. Murray Vimy
“Dolgudan çıkan cıvayı ölçümlediğim an, şüphelenmeme yetecek ölçüde kanıt demekti benim için. Hastalarım adına tedavide bunu kullanmama kararı almamı sağlayacak kadar hem de.”
(ADA’dan Dr. Heber Simmons ile söyleşiye geçiş)
Dr. Heber Simmons
“Bir miktar cıva buharı alacaksınız, orası kesin.”
Morely Safer
“Dr. Heber Simmons, Amerikan Diş Hekimleri Birliği (ADA) adına konuşuyor. Gitgide daha fazla Amerikan diş hekimi bu amalgam dolgulardan ciddi manada şüphe duymaya başlamış olsa da, mesleki standartları belirleyip kullanılacak tıbbi ürünleri onaylayan kuruluş olarak ADA hiçbir sıkıntı yok, tamamen güvenlidir diyor. Bundan 7 yıl öncesine kadar ADA diş dolgularından HİÇ sızıntı olmadığını söylüyordu!”
Dr. Heber Simmons
“Fakat tespit edilen miktarlar herhangi bir sorun oluşturabilecek seviyenin çok çok altındadır ve gördüğümüz cıva seviyeleri klinik açıdan önem teşkil edecek değerler değiller.”
Morely Safer
“Dolgudan sürekli mahiyette cıva buharı çıktığını kabul ediyorsunuz yani?”
Dr. Heber Simmons
“Elbette, bunu tartışmıyoruz dahi. Fakat çiğnerken açığa çıkan miktar öyle ufak, öyle az bir oran ki, problem oluşturmasına imkan yok.”
(Dr. Vimy ile söyleşiye geçiş)
Dr. Murray Vimy
“Bakın bu, düşük dozda ağır metale(!) KRONİK maruziyet meselesidir. Laboratuvarımız da Batı dünyasının ağzı amalgam dolgulu koca insan popülasyonudur. Ve bugüne kadar kimse bu cıva maruziyeti konusunun sonuçlarını araştırmış bile değil! Evet akut(!) maruziyette ne olacağı gayet iyi biliniyor; hani bir veya iki defaya mahsus büyük miktarda cıva alımındaki etkilerini biliyoruz.
Ancak burada insanların gün be gün, mütemadiyen maruz kaldığı etkiden bahsediyoruz. Ve bunun doğuracağı sonuçları araştırma konusunda daha işin başındayız.”
(Fay Doris söyleşisine geçiş)
Fay Doris
“Dr Vimy ağzımdaki cıva buharı seviyesini ölçtü ve o ana kadar yaptığı ölçümler arasında en yükseğinin benimki olduğunu söyledi. On dişte birden koca cıva amalgamlı dolgularla dolaşıyordum düşünün ve bana o zaman söylediği, “bina olsaydınız ‘yapı iskana uygun değildir’ kararı çıkardı hakkınızda” olmuştu, öyle yüksekti çıkan değer!”
Morely Safer
“Fay Doris ve eşi, Dr. Vimy’nin hastaları. Fay eski artrit hastası; bitkinlik, kolit ve hafıza kaybı gibi sorunlardan muzdarip olduğu bir dönem var hayatında. Doktoru ta 1985’te, Fay 35 yaşındayken kendisine 6 ay içinde tekerlekli sandalyeye mahkum olacağını söylüyor. Cıva ve artrit ilişkisine dair okuduğu bir makale üzerine Dave Doris Dr. Vimy ile eşinin dolgularının çıkartılması için görüşüyor.”
Dave Doris
“Kaybedecek neyimiz var, çıkartın gitsin dedim. Yılbaşına kadar ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkum olacağı söylenmiş, korkmuşuz haliyle.”
Fay Doris
“O yılın 21 Ağustos’uydu sanırım, ağzımda cıva kalmamıştı artık ve üzerinden 3 hafta geçmeden bastondan kurtuldum, tüm belirtiler ortadan kalkmaya başladı; enerjim yerine gelmeye başladı, ellerdeki titreme geçti, yeniden iş görebilir hale geldim, inanılmazdı hakikaten.”
Dave Doris
“El eklemlerindeki şişlikler bariz şekilde inmeye başladı, ama en büyük gelişme yürümesindeydi; ayakları üzerine bastığında ağrısı/acısı kalmamıştı artık.”
Morely Safer
“Bu şikayetlerden hiç geri gelen oldu mu peki?”
Fay Doris
“Valla %95’inin geçtiğini söyleyebilirim size.”
(Dr. Vimy ile söyleşiye geçiş)
Dr. Murray Vimy
“Klinik kanıttır bu. Bilimsel kanıt sayılmaz. Fakat bilim bu klinik kanıtlardan başlamalıdır zaten. Bilim gözlemle başlar.”
Morely Safer
“Dr. Vimy’nin bahsini ettiği türden kanıta bilimadamları ‘anekdot’ diyor. Sıkı laboratuvar koşulları altında gözlemlenmemiş, fakat oluştuğu bildirilen iyileşme hikayeleri bunlar. Bu şekilde binlerce anekdotal iyileşme öyküsü var hem Avrupa’da hem de ABD’de. Illinois’deki bu grupta örneğin manik depresyon, kronik bitkinlik, migren ağrıları, multipl skleroz ve anemi şikayetlerinden kurtulduğunu söyleyenler var.”
(Nancy Yost söyleşisine geçiş)
Morely Safer
“Geçen mayıs, San Jose’den Nancy Yost’a doktorları multipl skleroz (MS) teşhisi koyuyor. Manyetik rezonans görüntüleme (MR) ile teşhis teyit ediliyor; çaresiz bir hastalık bu deniyor.
Diş endüstrisinde çalışmış biri olarak bazı hastaların amalgam dolgularını çıkarttıktan sonra ilerleme kaydettiklerine dair bildirimlerden haberdar.”
Nancy Yost
“Doktorlarım hep uyardılar beni; bak fazla ümitleniyorsun, ayakların yere bassın biraz diye. İyileşme olacaksa da bu oldukça zaman alacak bir süreç olacak bu dediler.”
Morely Safer
“Son çare olarak ağzıdanki 5 amalgam dolguyu çıkarttırıyor. Diş hekiminin muayenehanesinden bir tarafında koltuk değneği, diğer tarafla da bir arkadaşına tutunmuş olarak zar zor çıkıyor.”
Nancy Yost
“Ertesi sabah, doktorumu görmeye gittiğimde koltuk değneğini ona doğru atıp “bakın!” dedim.”
Morely Safer
“O kadar hızlıydı yani iyileşme?”
Nancy Yost
“O kadar hızlı oldu, evet.”
Morely Safer
“Peki doktorunuz ne dedi bu duruma?”
Nancy Yost
“İnanmakta hayli zorlandı diyelim… Dolguları çıkartmanın faydalı olacağını o da biliyordu, fakat KİMSE bu kadar ani veya bu kadar dramatik bir iyileşme beklemiyordu! Sesim düzeldi, yürüyebilmeye, kalem tutabilmeye başladım, iyileşmiştim işte! O akşam San Francisco’da yemeğe çıktım ve üstüne 2 tur da dans ettim. Mayıs’tan beri yürüyemeyen ben yaptım bunu!”
Morely Safer
“Hemen ertesi gün oluyor bu?”
Nancy Yost
Cuma gecesi, evet, hemen ertesi gün…
Morely Safer
“Devam eden herhangi bir şikayetiniz var mı MS’ten?”
Nancy Yost
“Evet var. Aşırı yorulursam, üşürsem veya aşırı stres yaşarsam kalan bazı etkilerini hissediyorum.”
(ADA’dan Dr. Heber Simmons ile söyleşiye geçiş)
Dr. Heber Simmons
“Ulusal Multipl Skleroz Derneği bunun, bu hasta insanlar için acımasız bir oyundan başka bir şey olmadığını söylüyor. MS’i geçecek ümidiyle ağızlarındaki dolguları çıkarttırıyor insanlar ve çıkarttıranlarda da herhangi bir iyileşme filan yok, YOK böyle bir şey.”
Nancy Yost
“Bana tuhaf geliyor bu tutum, çünkü ne kadar doktorlar konuştuysam hepsi bana Multipl Skleroz’un bilinen bir nedeni yok, bilinen bir çaresi de yok dedi. Nedeni bilinmiyor madem, olasılıklara bakmayı neden denemiyoruz? Acaba nedeni cıva zehirlenmesi olabilir mi? Kendileri daha iyi bir cevap verebilmiş değiller?!”
Morely Safer
“Dolguları çıkarılınca tüm MS hastaları iyileşecek denmiyor burada. Fakat zihinlerde soru işareti oluşturmaya yetecek sayıda iyileşme veya kısmi iyileşme öyküsü de mevcut. Amalgam dolgulara alternatif var. Dr. Vimy’nin bu hastanın dişine uyguladığı kompozit dolgu gibi mesela. Porselen ve altın... Bunların hepsi de amalgamdan daha pahalı ve altın haricinde amalgam kadar dayanıklı da değiller. Amalgamların kullanımı da daha kolay diş hekimleri için.
ADA bir yandan amalgamlar güvenlidir derken, diğer yandan diş hekimlerini kullanırken materyale el değdirmemeleri, dişte kullanılandan geri kalanını da bir kapta özel bir sıvı altında kalacak ve kapağı sıkı sıkıya kapalı olacak şekilde muhafaza etmeleri yönünde uyarıyor.”
(ADA’dan Dr. Heber Simmons ile söyleşiye geçiş)
Morely Safer
“Bunca kolay buharlaşıcı, diş hekiminin elinde bile bunca tehlikeliyse bu materyal, ağzımıza konulduğunda aynı materyale nasıl güvenlidir diyebiliriz ki?”
Dr. Heber Simmons
“Morely, bu amalgam nasıl çalışır onu anlaman lazım öncelikle. Serbest haldeyken amalgamdaki cıva hakikaten de tehlikelidir, evet. Ama siz bunu bakırla, kalayla, çinkoyla, gümüşle alaşım halinde kullandığınızda dolgu için, artık kararlı hale geçmiş bir bileşiktir o cıva. Karıştırılıp hastanın ağzında yerleştirildiğinde kararlı halde bir bileşiktir bu ve herhangi bir risk oluşturmaz.
Morley: “Sertleştiğinde diyorsunuz…”
Simmons: “Doğrudur…”
Morley: “Güvenlidir.”
Simmons: “Doğrudur.”
Morely Safer
“Peki artan kısmını ne yapıyorsunuz bu amalgamın?”
Dr. Heber Simmons
“Kendi muayenehanemizde mesela bir kaba koyuyoruz, içinde gliserin var bu kabın, dolgudan artanı buraya koyup kapakla örtüyoruz ki hiçbir yerle teması olmasın.
Hava geçirmez kaptan çıkmadan bekliyor yani.”
Morely Safer
“Niyeki?”
Dr. Heber Simmons
“Diş hekimlerine amalgam saklama koşulları ile ilgili önerilen yol budur da ondan. Bilimadamları öyle önermiş biz de öyle yapıyoruz.”
Morely Safer
“İyi ama hani bileşik halinde tamamen güvenliydi bu?”
Dr. Heber Simmons
“Tamam da Morely bak şunu anlaman lazım, bu şey –ıııhhh– saklayıp kaldırdığımız bu şeyden ofiste koca bir kap dolusu var. Haftanın 5 günü ofisin içinde o materyalle dipdibeyim ben.
Ağzı açık kapta bekleyen amalgamın olduğu bir ofise girmem istemem. Kendi can güvenliğimi sağlamam lazım.”
(Dr. Joel Berger söyleşisine geçiş)
Morely Safer
“ADA’in, hastaların ağzına konan cıvanın kesinlikle güvenli olduğu konusunda duruşu çok net ve katı. 1986’da kendi deontoloji nizamnamesini değiştirecek kadar katı hem de. O yıl alınan kararla, diş hekimlerinin cıva yüzünden hastadan amalgam dolgu çıkarmayı önermesi, meslek etiği kurallarına aykırı ilan ediliyor. Ve bu karar çıkar çıkmaz, amalgama karşı olduğunu vokal şekilde dile getiren, gözönündeki diş hekimlerinden Dr. Joel Berger neredeyse anında New York dişhekimliği yetkilileri tarafından hilekarlık ve dolandırıcılık suçuyla dava ediliyor. ADA davada kendisi aleyhine ifade vermek üzere bilirkişi (uzman tanık) sağlıyor. Meslekten men ediliyor.”
Dr. Joel Berger
“Ben hiçbir hastaya bu işlemle iyileşeceğini veya sağlığına kavuşacağını söylemiş değilim. Benim onlara dediğim, ağızlarında taşıdıkları cıva kaynağından kurtuldukları takdirde vücutlarından resmi kategorisi zehir olan bir toksini, karsinojen bir maddeyi çıkartmış olacağımız idi. Çıkarttırıp çıkarttırmamanı yaratacağı riske dair karar tamamen hastanındı.”
Dr. Murray Vimy
“Dr. Joel Berger’in meslekten ihracı yanlıştı. Son derece muhafazakar bir dişhekimi idi kendisi. Aykırı veya alternatif bir dişhekimi bile değildi.”
Morely Safer
“Görülen davada Dr. Vimy bilirkişi olarak Joel Berger lehine ifade veriyor. Meslek etiği kurallarında yapılan değişikliğin etkisinin büyük olduğunu söylüyor.”
Dr. Murray Vimy
“Görülen etki aslen ABD’de hem dişhekimlerinin hem de hastaların anayasal haklarının elinden alınmasından başka bir şey değil. Artık ne diledikleri tedaviyi seçme özgürlükleri var ne de ifade özgürlükleri. Bir dişhekimi kalkıp amalgam dolguya karşı olduğunu ifade edemez bugün, korkutma taktiği uygulanıyor yani, cadı avı bu.”
(ADA’dan Dr. Heber Simmons ile söyleşiye geçiş)
Dr. Heber Simmons
“Cadı avı yapılmadığını ifade edebilirim size. Ben şahsen böyle bir şeye müdahil değilim. Dişhekimlerinin kendilerinin vermesi gereken bir karardır bu.”
Morely Safer
“Amalgamlarla ilgili meslek etiği kurallarını neden değiştirdiniz?”
Dr. Heber Simmons
“Çünkü amalgam dolguları çıkartmanın bu hastalıkların hiçbirine iyi geleceği kanıtlanmadı da ondan. MS ve başka rahasızlıklara iyi gelir diyerek amalgam dolguları çıkartanlar vardı etrafta.
Hiçbir şekilde bilimsel olarak kanıtlanmış bir şey değildir oysa bu.”
(Dr. Vimy ile söyleşiye geçiş)
Morely Safer
“Kanada Diş Hekimleri Birliği’nin duruşu nedir peki bu konuda?”
Dr. Murray Vimy
“Noktası virgülüne kadar aynı. Amerika hapşırır, Kanada selpak tutar. Anlayacağınız, Kanada da deontoloji nizamnamesini aynen değiştirdi.”
(ADA’dan Dr. Heber Simmons ile söyleşiye geçiş)
Morely Safer
“Amalgam dolgularını çıkarttıktan sonra sağlığı düzelenleri nasıl açıklıyorsunuz peki?”
Dr. Heber Simmons
“Anekdot demek durumundayım bunlara. İnsanların kendilerini daha iyi hissetmesi mutluluk verici tabii.”
(Dr. Alfred Zamm söyleşisine geçiş)
Dr. Alfred Zamm
“Anekdot, bir şeyin ‘doğru olmadığı’ anlamına gelmez ki! Hekim tarafından yapılmış klinik gözleme denir anekdot, ki benim işim de bu. Ben bir klinisyenim. Hastanın iyileştiğini görmüşüm, ne yapmam lazım yani, iyileşme yok mu diye mi rapor edeyim?“
Morely Safer
“Dr. Alfred Zamm, New York’un Kingston şehrinde çalışan bir alerji ve cildiye uzmanı. Dolgularını çıkarttıktan sonra türlü hastalıklarından kurtulan yüzlerce hastası olduğunu söylüyor. Bu vakaları resmi olarak Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)’ya dosya halinde sunma aşamasında kendisi. Bunlardan biri, artritten yürüyemez hale gelmiş 32 yaşındaki bir kadın hastadır:”
Dr. Alfred Zamm
Kendisini hakikaten işin ehli, çok iyi bir hekime, bir romatologa gönderdim muayene için. “Yapabileceğim çok bir şey yok” dedi bu vaka için ve iltihap giderici birkaç ilaç ile aspirin filan yazdı hastaya.”
Morely Safer
“Dr. Zamm hastanın dolgularının çıkarttırılmasını sağlar. Bir ay geçmeden hasta koltuk değneksiz yürüyebilmektedir.”
Dr. Alfred Zamm
“Romatolog hayretler içinde kaldı. Hem artriti azalmıştı hem de baktığınızda bambaşka biri duruyordu karşınızda. Sağlıklıydı kadın. Artık zehirlenmiyordu.”
Morely Safer
“Sizce bu anekdotal kanıtlar tümden geçersiz mi?”
Dr. Heber Simmons
“Yo, tümden geçersizdir demiyorum. Sadece, bugünkü hakikateler temelinde baktığımızda önemsiz olduklarını söylüyorum. Klinik açıdan bir ehemmiyeti yok bunların.”
Dr. Alfred Zamm
“Diş hekimi nereden bilecek ki bunu? Hastayı 3 ay sonra, 6 ay sonra yeniden görüp muayene mi ediyorlar? Hastaya rektal muayene yapmış kaç dişhekimi tanıyorsunuz, hani iyice absürt kaçıyor artık bu. Dişhekimi ne bilecek sizin sağlık durumunuzu?!”
Dr. Heber Simmons
“Gerçekten çok çok uzun zamandır kullanımda olan bir şeyden bahsettiğimizi unutmayalım. Son 85 yılda literatürde sadece 50 vaka var amalgam alerjisi, hani gerçek amalgam alerjisine dair.”
Dr. Alfred Zamm
“Gerçeği örtmek için kullandıkları bir cümle bu. ‘Alerjik’ kelimesini kullanıyorlar. Alerji filan değil konu, kritik önemdeki immün proseslerin zehirlenmesi. Biri kanserden ölüyor diyelim, doktora soruyorsunuz, ‘niye kanser olmuş?’. ‘Bilmem’, diyor doktor. Bir diğeri kalpten ölüyor, soruyorsunuz; ‘niye bu kişi kalp rahatsızlığı geliştirdi de diğeri geliştirmedi acaba?’. Yanıt; “Bilmem’.
Bilmediğimiz çok şey var tıpta! Fakat bildiğim bir şey var ki, o da şüpheli bir şeyi insanların ağzına yerleştirmenin güvenli olmadığı.”
Morely Safer
“Dr. Zamm hastalık belirtileri, dolgularını çıkarttırmış olan hastalar ve görülen neticeyi kaydettiği bir çizelge hazırlamış. Joe Seveski’yi gösteriyor konuya en iyi örneklerden biri olarak. Yıllar yılı çeşitli gıda alerjileri ile boğuşmuş biri kendisi. 5 yıl önce peşpeşe ağır enfeksiyonlar geçirmeye başlıyor. Ve bu durum 4 yıl boyunca devam ediyor.”
Dr. Alfred Zamm
“Kan hastalıklarında uzman bir dahiliyeciye gönderdim kendisini, hiçbir şey bulamadı.”
Morely Safer
“Son olarak Dr. Zamm, Joe’nun dolgularını çıkarttırıyor. Bir ay içinde enfeksiyonlardan eser kalmıyor.”
Dr. Alfred Zamm
“20 yıldır çektiği, neden kaynaklandığı bir türlü anlaşılamayan vücut kızarıklıkları kayboldu. Daha önce ağzına koyamadığı yiyecekleri artık yiyebiliyor. Bağışıklık sistemi yeniden çalışır durumda.”
Morely Safer
“Kanda hiçbir şey bulunamadı diyorsunuz?”
Dr. Alfred Zamm
“Alanında uzman hekim, hiçbir şey bulamadı.”
Morely Safer
“Yaşadığı ortamla ilgili hiçbir değişiklik de mi yok bu durumu açıklayabilecek?”
Dr. Alfred Zamm
“Yok, sıfır. Çevresel hiçbir değişiklik yok. Burada oturmuş bir zehrin zehir olup olmadığını tartışıyoruz. Düşünecek olursanız hakikaten tuhaf kaçan bir diyalog bu. Zehrin zehirli olduğuna ikna etmeye çalışıyorsunuz insanları.”
Morely Safer
“Amalgam dolgulardaki cıva dediğiniz gibi zehirliyse şayet, tıp camiası niye ensesine yapışıp yasaklamış değil bunu peki?”
Dr. Alfred Zamm
“”Goodman and Gilman”, farmakolojinin kutsal kitabıdır. Tıp fakültesine giden, “Goodman and Gilman”ı kullanır.”
Morely Safer
” “Goodman and Gilman” kitabına göre, yıllarca başka bir şey zannedilip yanlış teşhis koyulmuş cıva zehirlenmesi salgınları ile dolu tarih. Tıp fakültelerinde okutulan bu ders kitabına göre gerçeğin anlaşılmasındaki bu trajik gecikmenin nedenleri arasında, cıva zehirlenmesi başlangıcında ortaya çıkan belirtiler muğlak olduğundan tam anlaşılamaması ve tıbbın bu hastalığı çok iyi tanımıyor(!) olması yer alıyor.”
Dr. Alfred Zamm
“Kitapta açıkça şunu diyor: doktorlardan oldukça nadir teşhis alan bir durumdur cıva zehirlenmesi, nedeni de anlaşılmasının çok güç olmasıdır. Binbir suratlıdır; kiminde baş ağrısı yapar kiminde bitkinlik, birinde şu problem vardır bir diğerinde başka… Teşhis etmesi gerçekten zordur, özellikle de MİKRO ölçekteki (yani çok küçük miktardaki) cıvadan bahsediyorsak. O yüzden fazla hekim göremezsiniz cıva zehirlenmesinin adını koyan ama durun bekleyin, er yada geç hepsi anlayacak durumu!”
(Calgary Tıp Fakültesi ameliyathanesine geçiş)
Morely Safer
“Amalgamın genel sağlık üzerine etkilerini tüm yönleriyle ortaya koyacak araştırmalar şu an Calgary’de yürütülmekte. Dr. Vimy ve tıp fakültesinin Fizyoloji Anabilim Dalı başkanı Dr. Fritz Lorscheider, diğer bir grup bilimadamıyla birlikte ilk olarak koyunlarla başlıyor deneye. Diş dolgularındaki cıvanın tüm vücuda dağıldığını ve gebe koyunlarda fetusa (yavruya) geçtiğini tespit ediyorlar.
ADA – Amerikan Dişhekimleri Birliği, ‘Koyun Deneyleri’nin son derece kusurlu çalışmalar olduğunu söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre çalışma sonuçları geçerli, birtakım bilimsel dergiler de aynı kanaatte. Ancak ikna gücü en yüksek çalışma, geçtiğimiz Ekim ayında Orlando’daki Amerikan Fizyoloji Derneği’nde sunulan oluyor. Deneyde kullanılan altı koyun birden, dolgu yapıldıktan sonraki ortalama 30 gün içinde BÖBREK FONKSİYONUNUN yarısını kaybediyor.
İnsana çok daha yakın akraba olan maymunlara geçtiklerinde ise Vimy ve Lorscheider, aynı cıva konsantrasyonlarının oluştuğunu görüyor. Aynı zamanda cıvanın maymunlarda bir de bakteriyolojik etkisi olduğunu da saptıyorlar. Cıva, maymunların bağışıklık sistemine saldırıyor. Tamamladıkları böbrekle ilgili ve bakteriyolojik çalışmalar şu anda bilim camiasınca inceleme altında.
Tüm deneylerde Dr. Vimy, diş hekimlerinin muayenehanelerinde kullandıkları amalgamın aynısını kullanıyor. Kullanılacak miktar hayvanın ağırlığına göre belirleniyor. İnsanlarda yapılan deneylerden gelen ilk sonuçlar da insan ve hayvanlar arasında öyle radikal bir fark olmadığını gösteriyor. Dr. Vimy ve Dr. Lorscheider, sayıları gün geçtikçe artan ve amalgamın tümüyle yasaklanmasını talep eden diş ve tıp hekimleri ile bilimadamlarına katılmış durumda. Bu ülkede böyle bir yasağı Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) getirebilir ancak.
(FDA’nın Washington’daki binası önüne geçiş)
Peki ya FDA? Onlar ne diyor bu gümüş amalgamlar konusunda? Görüşme teklifimizi reddetti kendileri. Bunun ne kadar yaygın kullanılan bir ürün olduğu ve FDA’in çoğu Amerikalının ve
hatta dünyanın büyük bölümünün sözüne ve otoritesine itimad ettiği düşünülürse bu tutumları şaşırtıcı hakikaten.
FDA’in çağrımız üzerine yaptığı kısa açıklama ise şöyle:
‘Kanada’daki Koyun Çalışması dişçilikte kullanılan amalgamların güvenilirliği açısından bazı soru işaretleri ortaya koymuşsa da asıl önemli soruları yanıtsız bırakmıştır.
FDA’nın amalgamların dişçilikteki değerine olan itimadında bir değişiklik yoktur.’
Elbette yasak getirilebileceğini, ancak sağlığa herhangi bir zararı olduğuna kani olmadan böyle bir şey yapmayacağını bildiriyor FDA.”
(Dr. Murray Vimy söyleşisine geçiş)
Morely Safer
“FDA niye işe bu kadar ağırdan alıyor?”
Dr. Murray Vimy
İşin o kısmı enteresan, çünkü FDA’ya bakacak olursanız kurumun dişçilik bölümünün Amerikan Diş Hekimleri Birliği’nin adamlarıyla tıka basa dolu olduğunu görürsünüz. Komisyonun tamamı zaten dişçilik kurumlarından, mesleğini halen icra etmekte olan diş hekimlerinden ve dişçilikte kullanılan materyalleri sağlayan endüstri temsilcilerinden oluşuyor. Komisyondakiler arasında tıbbi konularda katkı sağlayacak, temel bilimsel açıklamalarda bulunacak kimse yok. O zaman da ADA-Amerikan Diş Hekimleri Birliği ne istiyorsa FDA’dan rahatlıkla geçiyor tabii. Bunun adına ‘etkin lobicilik’ deniyor işte.”
(Dr. Heber Simmons söyleşisine geçiş)
Dr. Heber Simmons
“Dişçilik Ticareti endüstrisi, Amerikan Diş Hekimleri Birliği (ADA) ve bu ülkenin diş hekimleri; hepsi hasta için en iyi olan neyse onu ister. Kullandığı malzemenin hem ‘etkili ve güvenli’ hem de iş görür olmasına dikkat eder. Unutma ben bu malzemeyle her Allahın günü çalışıyorum Morely. Hala hastaların ağzına yerleştiriyorum bunu. Jackson, Mississippi’de çalışan bir çocuk diş hekimiyim ben.”
Morely Safer
“Güvenli olduğuna dair hiç bilimsel kanıtınız var mı?”
Dr. Heber Simmons
“Kesinlikle, yapılmış birsürü çalışma var.”
(Kamera arkasında kalan bilimciye geçiş)
Morely Safer
“Ancak bu röportaj için kendisi de hazır bulunan ADA’nın en üst düzey bilimcisi cıva buharının sağlığa etkisinin henüz çok iyi çalışılmamış olduğunu söylüyor. Bu görüşe katılmayan bilimci bulmak da zor gözüküyor.”
(Louise Hurbeck söyleşisine geçiş)
Morely Safer
“Louise Hurbeck geçmişte kötürüm kalıyor ve 9 yıl ağrı çekiyor. Doktoru, Multipl Skleroz (MS) teşhisi koyuyor. CBS gece bülteninde gördüğü amalgamla ilgili bir haber üzerine dolgularını çıkarttırıyor. 6 ay içinde neredeyse bütün semptomları ortadan kalkıyor. Doktoru bunun olsa olsa ‘spontan remisyon’ (kendiliğinden iyileşme) durumu olabileceğini söylüyor.”
Louise Hurbeck
“Ben orada öylece oturup dururken günün birinde hastalık birden gidivermiş filan değil ki. Ben kasıtlı olarak bir şey yaptım, o sayede oldu bu. Yaptığım şey de dişlerimden cıvayı çıkarttırmaktı.”
Morely Safer
“Louise, amalgam konusunda çalışmalar yapan bir aktivist artık. Yasanın değiştirilmesini istiyor.”
Louise Hurbeck
“Bence diş hekimlerine ağzımıza ne koyduklarını açıklama mecburiyeti getirilmeli. Şimdi doktorunuz size bir ilaç reçete etse o ilacın ne olduğunu, yan etkilerini öğrenmeye hakkınız var.”
Morely Safer
“Bu bilgilenme hakkına ‘AYDINLATILMIŞ RIZA’ deniyor. Fakat ADA bu hakkın kullanılmasına karşı koyuyor, eyaletlerin dişhekimleri odalarına dişhekimlerine olası riskleri açıklama mecburiyeti getirecek herhangi bir yasal düzenlemeye karşı çıkmaları talimatını veriyor.”
Dr. Heber Simmons
“Ortada herhangi bir risk yoksa hastanın ‘aydınlatılmış rıza’sı niye alınmak zorunda olsun ki? Konuşulmasın demiyoruz, bayıla bayıla(!) konuşuruz bu konu hakkında.”
Morely Safer
“Ama sormadıkça da söylemiyorsunuz bir şey. Dişhekimlerine geçtiğiniz talimat da bu.”
Dr. Heber Simmons
“Sormadan anlatmam tabii. Şey, yani ben böyle bir şey demedim, hiç demedim hem de. Demişim gibi aksettiyorsun.”
Morely Safer
“İnsanlara amalgamla ilgili bu şaibeden bahsediyorsunuz yani?”
Dr. Heber Simmons
“Sorarlarsa söylerim. Ama gidip kimseye kendiliğimden açmam konuyu, evet aynen öyle. Çünkü bence amalgamla ilgili bir risk sözkonusu değil.”
Morely Safer
“Benim anlamadığım, ‘ya bu cıvalı materyalle çalışmak pek içime sinmiyor benim’ diyen dişhekimlerine karşı neden bu bu kadar sert olduğunuz meslek odası olarak. Biri bunu ima etmeye dahi kalksa anında kellesini alıyorsunuz.”
Dr. Heber Simmons
“Öyle bir şey yok. Biz sadece bunun sağlam bilimsel kanıta dayanmadığını söylüyoruz.”
Morely Safer
“Ve bunu mesleki ahlak ilkelerinin çiğnenmesi olarak kabul ediyorsunuz.”
Dr. Heber Simmons
“Kesinlikle. Kesinlikle.”
Morely Safer
“Bunun adı da ‘kelle almak’ oluyor o zaman.”
Dr. Heber Simmons
Yo, benim terminolojime göre öyle değil. Sana öyleymiş gibi gelebilir ama değil.”
Morely Safer
“Gittiği dişhekiminin meslek etik kurallarını ihlal etmiş bir hekim olduğunu ilan ettiniz çevreye, kaç kişi gider ki daha o hekime?”
Dr. Heber Simmons
“Bu soruya yanıt veremem. Buna verecek cevabım yok.”
Morely Safer
“Ama aslında gayet iyi biliyorsunuz cevabı.”
Dr. Heber Simmons
“Fakat şunu söyleyebilirim, ben bu meseleyi, bu mesleğin üzerine inşa edildiği bilimsel standartların korunup kollanmasına çalışmak olarak görürüm.”
(Dr. Murray Vimy söyleşisine geçiş)
Dr. Murray Vimy
“Amalgamı yarın piyasadan çekseniz, Amerikan Dişhekimleri Birliğine bağlı Amerikalı dişhekimlerinin nereden baksanız %40’ını yeniden eğitime almanız gerekir. Çünkü bunların muayenehanelerinde dolgu için kullandıkları ana materyaldir amalgam.”
(Dr. Zamm söyleşisine geçiş)
Dr. Zamm
“Tüketici olarak Morley, kendi kendimizi korumamız lazım. Birileri bütün parçaları birleştirecek diye bekleyemeyiz ki, kanıt ortada zaten. Ve eğer makul ölçüde güvenilirliği ortaya konulamamışsa, ortada soru işareti varsa bunu çocuğumun ağzına koymayacağım diyebilmeliyiz.”
Morely Safer
“Yani bizlere tavsiyeniz nedir burada? Gidin dolgularınızı çıkarttırın mı diyorsunuz?”
Dr. Zamm
“Kesinlikle. Kesinlikle öyle.”
Morely Safer
“Amalgam yasaklansın diyen herkes Dr. Zamm kadar aceleci değil. Amalgam kullanmayı bırakan dişhekimleri herhangi bir dolgu çıkartılmadan önce bunun hekimle etraflıca görüşülmesini öneriyor. İçlerinden bazıları, ki hala Amerikan Dişhekimleri Birliği üyesi bunlar, üyelerine amalgam konusunu yanlış aksettirdikleri iddiasıyla kendi birliklerine karşı toplu dava açmış durumdalar.
ADA amalgamla ilgili riskleri herhangi bir şekilde kabul edecek olsa dişhekimlerinin hastalarınca dava edilmesinin yolunun açılacağını ifade edenler de var.
FDA martta amalgam dolguların güvenli olup olmadığını inceleyecek. Daha geçtiğimiz ay İsveç’te hükümet geçirdiği yasayla vatandaşların devletin diş planı kapsamında amalgam dolgularını çıkarttırabilmelerinin önünü açtı. Almanya’da ise amalgamın yasaklanması yönünde kanun değişiklikleri yapıldı. Bu yıl içinde tamamen yasaklanması bekleniyor.”
Amerika’da dişhekimlerinin %52’si artık amalgam dolguyla çalışmıyor – The Wealthy dentist 2010
Yasal Uyarı: Bu sitede yayınlanmakta olan tüm yapıtlar eser statüsünde olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Sitede bulunan yazı ve görsellerin site sahibinden izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
Amalgam dolgu sökümünden sonra tiroidit oldum.ve hemen ardından akciğer hassasiyetim başladı dr a gitmeye korkuyorum şuan..gitsem direk covid diyecekler.insanlara amalgam dolgu sökümü desem asla inanmazlar…yani ben ona bağlıyorum çünkü herhangi bir hastalık geçirmedim o arada.ve şu an ne yapacağımi hiç bilmiyorum daniştiğim dr lar her biri farklı bir şey söylüyor. Biri kişniş yaği bentonit kili diğeri zeolit…kafam çok karışık ve tiroidit sebebiyle aşırı halsiz ve umutsuzum….
Korumalı mı söktürdünüz acaba