Yasal Uyarı: Bu sitede yayınlanmakta olan tüm yapıtlar eser statüsünde olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Sitede bulunan yazı ve görsellerin site sahibinden izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
19 Haziran ve 23 Temmuz 2015 tarihleri arasında çoğu Florida’dan olan sekiz klasik/bütüncül/doğal tıp mensubu hekimin peşpeşe ölüm haberleri geliyor Amerika’dan. Aynı tarihlerde yine 5 hekim ardında hiçbir iz bırakmadan kayboluyor.
Olaylar zinciri Amerika ve dünya otizm camiasının en tanınmış ve sevilen isimlerinden Dr. Jeff Bradstreet‘in otizm tedavisine yönelik kliniğinin FDA – Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi yetkilileri ve yerel güvenlik güçlerince basılıp, ellerindeki arama izniyle özellikle GcMAF ürünü ve bu ürünü kullananların hasta kayıtlarına el konulmasıyla başlıyor. Bu olaydan 3 gün sonra Dr. Bradstreet göğsüne aldığı kurşun yarasıyla bir nehirde ölü olarak bulunuyor. Aynı bölgeden, FDA’in kliniklerine yönelik baskın yapmasının hemen ardından çeşitli şekillerde ölü bulunan tek hekim değil Bradstreet ve bu gelişmeler başta aileleri ve hastaları olmak üzere pekçok kişinin aklında önemli soru işaretleri bırakıyor.
Aradan bir ay geçmeden Dr. Nicholas Gonzalez’in ani bir kalp krizi ile ölümü ise gerçek manada şok dalgaları yolluyor sağlık camiasına. [GÜNCELLEME: Yapılan otopside Dr. Gonzales’in ölüm nedeninin belirlenemediği kayıtlara geçmiş durumda.] Dr. Gonzalez tıbbın ümit kestiği ve ölüme terk ettiği kanser vakalarını, özellikle de pankreas kanserini geliştirdiği beslenme ağırlıklı protokolle iyileştirme başarısıyla klasik tıp yapılanmasının düşmanlığını, “alternatif” tıp camiası ve binlerce hasta insanın da gönülden sevgi ve saygısını kazanmış bir dahi. Gonzalez’in de diğer hekimlerin çoğunun da ortak noktası, GcMAF’ın ne olduğunu bilmeleri, otizm ve/veya kanser tedavisi için kullanıyor olmaları.
2015 Mayıs ayında düzenlenen ve otizmin biyomedikal tedavisine yönelik en son bilimsel ve teknolojik gelişmelerin uluslararası uzmanlarca tartışılıp tanıtıldığı Autism One kongresine uzanıyoruz bu noktada. Her sene geleneksel olarak düzenlenen kongrede bu sene de ABD, Belçika, İtalya, İngiltere, Kanada ve Fransa’dan hekim, bilimadamı ve uzmanlar yer alıyor ve bu senenin yıldız katılımcısı, Dr. Bradstreet ile birlikte otizm tedavisine yönelik geliştirdikleri ultrasonografi ve GcMAF uygulamaları ile tanınan ve konferansa ilk defa 2014 yılında katılmış olan Dr. Marco Ruggiero oluyor. Dr. Bradstreet’in 4 ayrı sunumunun yanısıra toplantıda dikkat çeken diğer isimler, otizmin mevcut görülme hızı devam ettiği takdirde 2025 yılında Amerika’da her 2 erkek çocuktan birinin otizm spektrumunda yer alacağı projeksiyonu ile dikkatleri çeken ve Monsanto’nun RoundUp adlı herbisitinin aktif maddesi Glifosat’ın aşılardaki alüminyum ile etkileşimi nedeniyle otizm patogenezinde aldığı aktif rolü bilimsel çalışmalarla ortaya koymuş bilim doktoru Stephanie Seneff oluyor.
Kongrenin açılışına ise CDC‘nin KKK – Kızamık – Kabakulak – Kızamıkçık aşısı ve otizm bağıntısını aktif olarak gizleme amacıyla yaptıkları bilimsel sahtekarlıkla ilgili kendi içlerinden epidemiyolog bilimadamının yapmış olduğu itirafa dair son gelişmeler damgasını vuruyor. Devletin halk sağlığını korumakla görevli idari kurumu CDC ve piyasaya çıkan gıda ve ilaçların emniyetini denetlemekle mükellef FDA’in bugün Amerika’da 6’da biri bir çeşit nörolojik bozukluktan muzdarip çocukların esenliğine giden yola koydukları taşlar çeşitli katılımcılar tarafından dile getiriliyor.
Ölümünden 3 hafta önce, Dr. Bradstreet’in Autism One Konferansı’nda “Otizme Çare Bulmaya Ne Kadar Yakınız?” başlıklı sunumunun geniş özetini bu yazı dizisinden sonra yayımlayacağız.
Şimdi Dr. James Jeffrey Bradstreet’i biraz tanıyalım.
Güney Florida Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi mezunu, daha sonra aynı üniversitenin tıp fakültesine devam ediyor, 1984 yılından bu yana lisanslı tıp hekimi. Wilford Hall Medical Center’da uzay tıbbı üzerine yüksek lisans yapıyor, Amerikan Hava Kuvvetleri’nde test pilotluğu deneyimi var. Arizo’daki Southwest College of Naturopathic Medicine’da çocuk gelişimi ve sinirbilim (neuroscience) profesörü olarak görev yapmış.
Otizmin biyomedikal tedavi yolları üzerine hayli kapsamlı çalışmaları, çok sayıda yayımlanmış makalesi ve otizmle mücadelede 20 yılı aşkın klinik tecrübesi var. Bu süre boyunca hiperbarik oksijen terapisi (HBOT), ağır metal şelasyonu, otizme özel beslenme programları, GcMAF protein terapisi, manyetik rezonans terapisi, transkranyal ultrason, endocannabinoid sistem ve kök hücre terapisi gibi otizm tedavisi alanında çığır açıcı teknikleri Avrupa, Rusya ve Amerika’dan da alanının önde gelen isimleriyle birlikte geliştiriyor ve çok sayıda otizm ailesinin ümidi oluyor.
Ayrıca ABD’de aşı mağduriyeti için oluşturulmuş “özel mahkeme”yi aşıp doğrudan aşının üreticisi ilaç firmasına tazminat davası açılabilmesi için yargıtaya ulaşmayı başarmış nadir davalardan Bruesewitz vs. Wyeth davası başta olmak üzere pekçok aşı tazminatı davasında ailelerin tarafında devletin sağlık bakanlığı ve ilaç firmalarına karşı yapmış olduğu uzman tanıklıklar var.
Amerikan parlamentosunun 2000’li yıllarda aşılarla ilgili yürüttüğü iki soruşturmada aktif olarak bulunan Dr. Bradstreet’in büyük oğlu, İngiltere’den Dr. Andrew Wakefield’in hastanedeki araştırma ekibi dağıtılmadan önce görev yaptığı Royal Free Clinic’te ‘otistik enterekolit’ tedavisi için üzerinde çalıştığı otizmli çocuklar arasında yer alıyor.
Konumuzla ilgili GcMAF’ın otizme yönelik kullanımı ile ilgili ilk bilimsel yayın da 2014 yılında kendisinden geliyor.
Bu çalışmada GcMAF’in, otizmli çocukların endocannabinoid sistemlerindeki kusurlu gen ekspresyonunu normalleştirdiği, aynı zamanda otistik çocuklarda gözlemlenen BMDM’lerin (kemik iliği makrofajlarının) aşırı aktivasyonunu geri çevirdiğini buluyor. Özet olarak bu çalışmayla otizmde endocannabinoidler, D vitamini, bu vitamini taşıyan proteinler ile immün sistem düzensizlikleri arasında bağıntı bulunduğunu söylüyor.
Otizmdeki Eşzamanlı Kronik Viral Enfeksiyonlar
Bu noktaya nasıl geliyor Dr. Bradstreet, filmi 2011 yılına sarıp gelişmelere yakından bir bakalım.
Dr. Bradstreet otizmin viral etiolojisi üzerine kafa yoruyor ve 2011 yılında yayımlamış olduğu blog yazısında da yer verdiği gibi otizm vakalarının çoğunda bir çeşit Merkezi Sinir Sistemi aktivasyonu veya enflamasyonun mevcudiyetinden bahsediyor. Bunun nedeni çok sayıda çalışmayla da gösterildiği gibi otizmli çocuklarda aynı anda çoklu viral enfeksiyonların mevcudiyeti. Bunların başında polyomavirüslerden BK virüsü, JC virüsü ve maymun virüsleriyle kontaminasyon sonucu polio aşılarının bir yan ürünü olan SV40 virüsü ile HIV’nin ikinci dereceden kuzeni denilebilecek bir retrovirüs olan XMR virüsü ve elbette kızamık virüsü geliyor. Merkezi sinir sistemini, beyni, bağırsakları, plazmayı, vücudun aklınıza gelebilecek her yerini aynı anda tutmuş latent çoklu enfeksiyonlar bunlar. Viral enfeksiyonların yanısıra mikoplazma, diğer bakteriyel ve fungal enfeksiyonlar da yine otizmli çocuklarda sık görülüyor.
Peki ama çocukların bağışıklık sistemini baskılayan bu viral enfeksiyonlar vücuttan nasıl temizlenecek sorusuna yanıt ararken, kanser hücreleri ve virüsler tarafından üretilen nagalaz adlı enzim ilgisini çekiyor. Zira test ettirdiği otizmli çocuklarda normalin çok üzerinde nagalaza rastlıyor.
Dr. Bradstreet bir yazısında şöyle diyor bu enzim için:
“Nagalaz enzimi virüsler tarafından tutunabilecekleri protein yapılarının bir parçası olarak üretiliyor. Bu enzim virüsün hücre içine geçebilmesini sağlıyor ve aynı zamanda vücudun virüse vereceği immün yanıtı da azalttığından virüsün hücredeki mevcudiyetini herhangi bir tehdit olmadan sürdürebilmesine olanak sağlıyor.”
Nagalazı, virüslerin hücreye nüfuz edip ele geçirmesini sağlayan bir nevi truva atı gibi düşünebiliriz.
Nagalazla ilgili araştırmaları onu yine retrovirüs ailesinden İnsan Bağışıklık Yetersizliği Virüsü (HIV) üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Dr. Yamamoto’nun 2009 yılında yayımlamış olduğu şu çalışmasına getiriyor: HIV enfeksiyonlu hastalarda Gc proteini kaynaklı makrofaj aktive edici faktör (GcMAF) ile yapılan immün terapi. Hastalarında HIV’yi GcMAF ile tedavi ettiğini, tam eradikasyon sağlandığını, 7 yıl boyunca enfeksiyonun nüksetmemiş olduğunu bildiren Yamamoto’nun bu çalışmasının her nasılsa 2014 ağustosunda geri çekilmiş olduğunu da not düşelim.
Kronik HIV enfeksiyonu, kalsiyum kanallarını disregüle edici etkisi ve otizme model teşkil edebilecek immünsüpresif yönüyle tıp camiasının ve Dr. Bradstreet’in uzun zamandır araştırdığı bir konu zaten. Dr. Bradstreet’in GcMAF’e ilgisi işte bu noktada başlıyor. Dr. Yamamoto GcMAF için “Bugüne kadar keşfedilmiş, insanlarda ciddi herhangi bir yan etkisi de olmayan en güçlü makrofaj etkinleştirici form” diyor.
First Immune GcMAF
Sterilitesinden, saflığından ve aktif halde olduğundan emin olduğu bir GcMAF ürünü bulmak için arayışa giriyor ve Avrupa’da David Noakes‘un CEO’luğunu yaptığı, bilim danışmanlığını ise Floransa Üniversitesi’nden Prof. Dr. Marco Ruggiero‘nun üstlendiği, yine İtalya’daki Second University of Naples’tan Dr. Dario Siniscalco ve İtalya, Bari’deki Otizm Araştırmaları Biyomedikal Merkezi’nde görevli Dr. Nicola Antonucci‘nin de aralarında bulunduğu 10 kişilik araştırmacı ve hekim kadrosuyla Immuno Biotech adlı firmayla temasa geçiyor. Firmanın salt GcMAF geliştirmek amacıyla kurduğu butik laboratuvarı yerinde inceliyor, Prof. Ruggiero’nun ürünün kanser hücreleri üzerindeki etkisini dokumante eden çalışmalarını da inceledikten sonra kendi kliniğinde 40 otizmli çocukla bu yeni terapi yöntemini denemeye başlıyor.
Terapinin denendiği 40 çocuğun ELN – European Laboratory of Nutrients tarafından ölçülen nagalaz seviyesinin ortalaması 1.93 çıkıyor. Laboratuvarın belirlediği değer aralıklarına göre ‘normal’ kabul edilen nagalaz seviyesi en fazla 0.95. Oysa Dr. Bradstreet laboratuvarın belirlediği bu değerin bile çocuk popülasyonu için yüksek kaldığını, asıl değerin 0.5 civarı olması gerektiğini düşünüyor. Yine de, çıkan 1.93’lük ortalama değer herkesin, literatürde belirtilenin de laboratuvarın kullandığı standardın da oldukça üstünde.
Çocukların herbirinin durumu farklı, aldıkları dozlar da farklı, ancak terapiye başlandıktan sonraki ilk ara ölçümde nagalaz seviyesi ortalaması 1.93’ten 1.03’e düşmüş bulunuyor. Bu istatistiksel olarak oldukça önemli bir oran. Özellikle de, çalışmaya katılan çocuklardan bazılarının nagalaz seviyesinin 4, hatta ve hatta kimilerinin inanılmaz şekilde 7.8 olduğu düşünülürse… Bunlar akut kanser ve akut HIV enfeksiyonlu hastalarda görülen değerler çünkü!
Çalışma başında ortaya çıkan bu nagalaz değerleri Dr. Brastreet’i de hayrete düşürüyor, o bile bu kadar yüksek beklemiyor seviyeleri. Ancak en azından bu, düşündüğü gibi bu çocuklarda otizm diye etiketlenen geniş belirti yelpazesinin altında ‘kronik viral enfeksiyon’ların olduğu hipotezini haklı çıkarıyor. Ancak henüz tıbben gösterilmemiş olsa da bu sonuçlarda bağırsak mikrobiyomu aktivitesinin de rolü olabileceğini 2012’de not düşüyor.
Ardından 2007’de AMC’de yayımlanmış ve psikiyatrik müdahalelerin etkinliğinin değerlendirilmesinde kullanılan CGI – Clinical Impression and Improvement ölçeğine başvurarak sonuçları değerlendiriyorlar.
Oldukça ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor; 12 ila 14 hafta sonunda yaptıkları ilk ara ölçüme göre çocukların %85′i terapiye yanıt vermiş gözüküyor!
Çan eğirisi ile gösterilen sonuçlarda terapi sonunda hiçbir gelişme göstermemiş %15’lik bir grup, orta derecede iyileşme göstermiş %70’lik bir grup ve terapiye çok iyi yanıt vermiş yine %15’lik bir grup çıkıyor ortaya.
Kullanılan ölçekte en yüksek puan 6, Bradstreet’in GcMAF terapisi uyguladığı grubun ise %40’ı 4 ila 5 puan aralığında muazzam bir başarı gösteriyor ki bu psikoterapötik ilaçlarla bile elde edilemeyen bir iyileşme başarısı. Hatta Dr. Bradstreet bu oranların, otistik irritabilite için kullanımı onaylanan Risperdal‘in klinik deneylerinde ortaya çıkan oranlardan kat be kat üstün olduğunu belirtiyor.
Bradstreet inanılmaz heyecanlanıyor, zira gelişim gösteren bu %40’lık dilimdeki çocukların çoğu terapi sonrasında otizm tanısını geride bırakıyor! 20 hafta gibi kısa bir tedavi süreci sonunda artık otistik karakteristikler göstermiyorlar. Aralarından bazıları için tedavi süreci biraz daha uzuyor, ancak onlarda da sonuç aynı. Küçük bir kısmında ise GcMAF seanslarına son verildiği anda çocuklar maalesef yeniden başladıkları noktaya dönüyorlar, kaydedilen bütün gelişmeler kaybediliyor ve tekrar GcMAF terapisine başlanmak durumunda kalınıyor.
Tüm bu bilgileri Dr. Bradstreet’in kendisinden dinleyebileceğiniz, 2012 yılında İngiltere’de düzenlenen Treating Autism kongresi’ndeki sunumunda doktor, terapinin bu noktada kesinlikle hekim gözetiminde uygulanması gerektiğinin altını çiziyor, aynı zamanda bu terapiyi uygulamak üzere hekimlerin de yetiştirilmesi gerektiğini belirtiyor.
“İmmün sistemi çok kuvvetli şekilde aktive ediyor GcMAF ve HIV ile kanser hastalarından farklı olarak otizmde çok çok küçük dozlarda uygulanması gerekiyor, ki henüz herkeste uygulanabilecek kesin miktarları ben de veremiyorum. Birlikte çok yakın çalışmalar yürüttüğümüz İtalyan meslekdaşım gcmaf.eu websitesindeki son yazısında 2 nanogram’lık düşük dozlar kullandığından bahsediyor, ben de bazı çocuklarda 1 nanogramın 10’da 1’i kadar GcMAF kullanarak sonuç aldığımı belirtmek isterim. Çocuklarda etkisinin son derece güçlü olduğu unutulmamalı”.
YASAKLI KANSER VE OTİZM TEDAVİSİ: GCMAF – 1. BÖLÜM
YASAKLI KANSER VE OTİZM TEDAVİSİ: GCMAF – 3. BÖLÜM
Yasal Uyarı: Bu sitede yayınlanmakta olan tüm yapıtlar eser statüsünde olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Sitede bulunan yazı ve görsellerin site sahibinden izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
Geri İzlemeler/Pingbackler