İtalyan moleküler biyolog, Marco Ruggiero, What Doctors Don’t Tell You (Doktorların Size Söylemedikleri) Dergisi’nde yer alan habere göre yeni bir ‘ilaç’ keşfeder. Bu ‘ilaç’la sadece kanser değil, aynı zamanda otizm, otoimmün hastalıklar, Alzheimer’s, multipl skleroz, böbrek hastalığı, HIV ve diğer kronik hastalıklar iyileştirilebiliyordur.

Gelingörün ki bu ‘ilaç’ aslında tamamen doğaldır; özel bir protein molekülünün doymamış yağ asidi (oliek asit) ve D vitamini ile birleştirilmiş halidir. Ortaya çıkan bu yeni kompleks molekül, GcMAF’in aktive olabilmesi için probiotik bakterilerce üretilen enzimlere ihtiyacı vardır. ‘Swiss Protocol’, yani İsviçre Protokolü adı verilen tedavi protokolünde hastalara enflamatuvar olmayan ‘paleo-ketojenik’ tarzda diyetin yanısıra özel bir probiyotik karışımı, başka gıda destekleri ve amino asitler verilmektedir. Avrupa menşeyli bu protokol, İsviçre ve Almanya’da konuşlanmış Immuno Biotech adlı firma tarafından sağlanmaktadır.

Bu tedavinin güzelliği, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmesinde yatıyor. Kullanılan insan kolostrumuna (anne sütünden önce gelen karışıma) denk veya benzer probiyotik karışımla vücut enzim üretiyor, bu enzimler de GcMAF denilen süper protein molekülünü devreye sokuyor.

İnsan vücudunda doğal olarak bulunan Gc proteinleri, vücutta oleik asit gibi doymamış yağ asitleri ve D vitamini ile kendiliğinden birleşerek GcMAF proteinlerini oluşturuyor. Bağırsaklarımızda düzgün bakterilerden eksik değilsek, Gc proteinlerine zarar veren maddeler barındırmıyorsa vücudumuz, D3 vitamini ve/ya doymamış yağ asitlerine sahipsek, vücudumuz tamamen doğal bir şekilde bu işlemi gerçekleştiriyor zaten.

Kendiliğinden ortaya çıkan bu GcMAF proteini anında bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor, makrofajların (gevşek bağ dokusunda bulunan, dokularda bulunan patojenlerin, ölü gözelerin, hücresel kalıntıların ve vücuttaki yabancı maddelerin yutulmasından sorumlu hücrelerin) işlerini gereği gibi yapabilmesini, yani kanser hücrelerini temizleyip tümörleri çevreleyen hücrelerin nitrik oksit gazı salmasını sağlamak suretiyle ortadan kaldırılmasını, virüs ve benzeri patojenlerin yok edilebilmesini sağlıyor.

Bu keşfin önemi, bugüne kadar ortaya konmuş doğal kanser çözümlerinin neden ve nasıl işe yaradığına dair önümüze daha fazla bilgi ve kanıt koymuş olmasında yatıyor. Bağışıklık sistemimiz optimal kapasitede çalıştığında vücudumuz kanser, virüsler ve diğer pekçok kronik sağlık sorununu kendi başına, doğal yoldan yenebiliyorsa, o halde aynı şekilde bağışıklık sistemininin çalışma kapasitesini maksimize etmek suretiyle çalıştığı iddiasındaki (ve GcMAF’tan çok daha ucuz) mega doz C vitamini terapisi, (kan elektrifikasyonu da dahil olmak üzere) Bob Beck protokolü, ozon terapileri ve diğer metodların önemi yadsınamaz şekilde ortaya çıkmış oluyor.

Medlab dergisine göre GcMAF kanser, otizm, kronik bitkinlik sendromu ve diğer nörolojik sorunlar için kullanılabilecek en güçlü immünoteröpatik araçlardan biri olmaya aday. Dediklerine göre GcMAF deprese durumdaki bağışıklık sistemini yeniden yapılandırmaya muktedir ve bu keşfi de Dr. Yamamoto’ya atfediyorlar.

Ruggiero ise GcMAF molekülünün, bağlanabileceği oleik asit olmadan çalışamadığını keşfediyor. Binden fazla araştırmacının bugüne kadar izini sürdüğü eksik bağlantının işte bu olduğunu öne sürüyor.

What Doctors Don’t Tell You dergisine göre bu alandaki diğer pekçok araştırmacı gibi Ruggiero da AIDS araştırmalarının virüsün içinde bulunduğu ortam yerine salt virüse odaklanmış olmasından şikayetçi. Oysa pekçok bilimadamının üzerinde uzlaştığı görüş kişinin ancak bağışıklık sistemi zayıf düştüğünde bu virüse süseptibiletisinin arttığı ve toksik yaşam koşullarının insanları bu hastalığa yatkın hale getirdiği.

Louis Pasteur’ün ölüm döşediğinde bulunduğu söylenen itirafta dendiği gibi, “Mikrop hiçbir şey, ortam her şey demek”.

Vücudun kendi GcMAF proteini mitokondri seviyesinde enerji üretimini arttırıyor, deprese durumdaki bağışıklık sistemini yeniden yapılandırıyor, akyuvarları harekete geçiriyor, nöron (beyin hücresi) konektivitesini arttırıyor ve kısa süre önce gösterildiği gibi depresyonu ortadan kaldırıyor.

Medlab dergisinde GcMAF tedavisinin mutlaka diyet ve yaşam tarzında yapılacak değişikliklerle birlikte uygulanması gerektiğinin altı çiziliyor.

“Günlük D3 vitamini alımı, şeker ve karbohidratların diyetten çıkarılması, stresin azaltılması, egzersiz, et ve balık ürünlerinin tüketimi kanseri yenmenin olmazsa olmaz bileşenleridir”, deniyor.

Ve “meşum enzim” nagalaz…

GcMAF book

Dr. Timothy J. Smith’in internet üzerinden okunabilecek “GcMAF Book” (GcMAF Kitabı) adlı eserinde, kanser ve virüs partiküllerinin nagalaz (nagalase) adı verilen istenmeyen bir enzim ürettiği ve bu enzimin GcMAF üretimini engelleyerek kişide immünyetmezlik durumu oluşturduğu yazıyor.

Profesör Ruggiero kanser ve otizmin tespit ve tedavisine büyük katkı sağlayacak yeni birtakım teşhis yöntemleri de geliştirmiş durumda.

Ultrasonografi ile vücutta tümörlerin yeri ve çapı doğru şekilde bulunabiliyor ve böylelikle GcMAF doğrudan tümör üzerine yerleştirilebiliyor. Transkraniyal ultrasonografi ile üç aylık bebeklerde bile otizm ölçüm ve klasifikasyonu yapılabiliyor. Otizm tarihinde ilk defa bebeklerde bu yolla otizm spektrum bozukluğu teşhisinde bulunabiliyor. Bu da uzmanlara çok küçük yaşta otizmi engelleyebilme veya otizm gelişimini tersine çevirme imkanı sağlıyor. Ayrıca kişinin kanser riski taşıyıp taşımadığı ‘nagalaz kan testleri” ile anlaşılabiliyor.

Oleik aside bağlı GcMAF (Goleik) tümör yakınına enjekte edilebiliyor, karaciğer kanserinde mideyi bypas etmek için süpozituvar olarak kullanılabiliyor veya akciğer kanseri vakalarında nebulizatör yardımıyla alınabiliyor. Hatta beyin kanseri vakalarında transkraniyal ultrasonla kan-beyin-bariyerinde ‘delik’ açılmak suretiyle GcMAF süpermolekülünün doğrudan tümöre geçişi de sağlanmış durumda. Bu ürün ayrıca dil altı damlaları şeklinde, lavmanla, cilde sürülebilecek yağ şeklinde kullanılabildiği gibi ağız çalkalama suyu olarak da piyasada mevcut.

GcMAF.eu websitesinde tümörlü kanser tedavisi için evde uygulanabilecek bir protokol de verilmiş:

1. “Birinci evre için haftada iki kez 0.25ml’lik standart Goleik dozu; ikinci evredekiler için haftada üç doz; son evredekiler için ise günde full 1ml’lik doz. Ne kadar yüksek doz alınabilirse o denli fayda sağlayıcıdır. Günde 2 ml’lik dozun herhangi bir yan etki olmadan alındığı görülmüştür.”
2. “Günde 10,000 birim D vitamini”
3. “Beyaz et, balık ve sebze tüketilmeli”
4. “Kanseri besleyecek şeker ve karbohidratlardan (ekmek vs) kesinlikle uzak durulmalı”
5. “Boya göre ideal kilonun altına düşüldüğü takdirde bir sağlık dükkanından Branch Chain Amino Acids (BCAA) alınmalı veya daha iyisi, Dr Reinwald Healthcare’den Master Amino Acid Pattern (MAP) alınıp kullanılmalı”

Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için ilgili websitesini ziyaret edebilirsiniz. Edindiğiniz bilgileri güvendiğiniz bir doğal veya klasik tıp hekimiyle mütalaa etmeden kendi kendinize uygulamaya çalıştığınız takdirde istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabileceğini lütfen unutmayınız.

GcMAF.eu sitesinde ayrıca insanlar kanserin 5 ana nedenine karşı uyarılıyor:

– çok fazla şeker tüketimi;

– D3 vitamini eksikliği;

– amino asit ve iz metallerden fakir, kötü bir beslenme şekli;

– yeterince oksijen alınmaması ve hareketsizlik;

– şoklayıcı ağır stres.

GcMAF.eu sitesi bu yöntemle şu hastalıkların tedavi veya eradike edilebildiğine dair kanıt da sağlıyor:

Kronik enflamasyon, otizm, viral enfeksiyonlar, kronik akne, lyme hastalığı, miyaljik ensefalamiyelit (ME, kronik bitkinlik sendromu), Crohn hastalığı, fibromiyalji, karaciğer sirozu, kronik böbrek hastalığı, yara iyileşmesi, kronik herpes, hepatit, osteporoz, periodontal hastalık, sedef hastalığı, alerjiler, demans, Parkinson hastalığı, multipl skleroz, otoimmün bozukluklar, lupus, artrit, kanser ve metastazları.

The Conscious Evolution Media (CEM) websitesinden Dr. Marco Ruggiero’nun New Health Conversation TV’ye verdiği röportajları izleyebilirsiniz.

Konuyla ilgili araştırma yapmak ve kaynak olarak verilen bilimsel çalışmaları incelemek isteyenlerimiz www.immunocentre.eu, www.gcmaf.eu ve www.immunobiotech.eu siteleri haricinde Japonya’da GcMAF tedavilerini yürüten Saisei Mirai Clinics’in sitesini www.saisei-mirai.or.jp adresinden ziyaret edebilir.

Bir sonraki yazımızda bu gizli mucize GcMAF tedavisinin bir anda dünya gündemine oturmasına sebep olan olaylar dizisine değineceğiz.

 

Kaynaklar:

What Doctor’s Don’t Tell You (WDDTY): Kasım 2014: “GcMAF, Superhero?”

Medlab Dergisi: “The Blood Protein with Multiple Benefits”

The GcMAF Book, Dr. Timothy J. Smith

YASAKLI KANSER VE OTİZM TEDAVİSİ: GCMAF – 2. BÖLÜM

YASAKLI KANSER VE OTİZM TEDAVİSİ: GCMAF – 3. BÖLÜM

Konuyla ilgili bugüne kadar yapılmış diğer Türkçe paylaşımları görmek için:

GcMAF & Otizm ve Kanser

OTİZM & GcMAF & Kanser