Bir şeyin solüsyon içindeki oranını belirtmek için kullanılan bir terim ‘titer’. Aşılar yahut hastalığa karşı gelişmiş bağışıklık kapsamında ‘titer’ dendiğinde, kişinin kanında ne kadar antikor olduğunu belirtmek için kullanılıyor bu terim.

Antikorlar, kanınızla vücudu dolaşan proteinler. Görevleri virüs, bakteri gibi potansiyel patojenleri yakalamak. 

Doktorunuz kanda antikor bakıp çeşit ve miktara göre şunları anlıyor:

  • Bir hastalığa karşı bağışıklık geliştirip geliştirmediğini (IgG)
  • Aktif bir hastalık sahibi olup olmadığınızı (IgM)
  • Vücudunuzda Alerjik bir durum olup olmadığını (IgE)

Titer değerleri önemli, zira hastalıklar her zaman belirti vermeyebiliyor (asemptomatik hastalık) ve hastalık etmeniyle karşılaştığınızda sessiz sedasız bağışıklık geliştirebiliyorsunuz. Bu durum örneğin polio, su çiçeği ve kızamık gibi aşılanabilir enfeksiyon hastalıkları için de geçerli. Bu şekilde farkında bile olmadan immünite geliştirmiş olduğunuz hastalıklar için aşılama gereksiz hale gelmiş oluyor.

Bir de aşılanmışların tarafından bakalım. Hiçbir insanın immün (bağışıklık) sistemi bir diğerininkiyle aynı değil. O yüzden, takvimde 2, 3 veya bazı durumlarda 5 ila 6 doz olarak önerilen aşılardan yalnız tek doz aldığında gerekli antikor seviyesini yakalayan insanlar olduğu gibi, kaç kere aşılanırlarsa aşılansınlar yeterli antikoru üretmeyecek olanlar da var. Örneğin kızamık-kabakulak-kızamıkçık aşısını bir doz almış olanların %93’ü “bağışık” kabul edilecekleri antikor seviyesini yakalıyor. Kızamıkta “bağışıklık” için gerekli antikor seviyesi eşiğini ancak 2. tur KKK (MMR) aşısı yardımıyla aşabilecek olanların oranı %7. İki doz KKK’dan sonra yeterli antikor oluşturmuş olanların oranı %97’ye çıkıyor. Bunu kim diyor? CDC.

Ulusal çapta tüm çocukları aşılama programını yürüten yetkililer siz potansiyel hastalıklara karşı “bağışık”lanın diye aşı vuruyor, sırf ulaşabildikleri kadar insana ulaşıp körlemesine vurabildikleri kadar aşıyı vurmuş olmak için değil. Bu durumda, siz uygulamadaki “sürü bağışıklığı” çalışmalarında kandan antikor sayımı yaptırıp [antikor-bağımlı bağışıklık paradigması dahilinde] “bağışık”lık elde etmiş olduğunuzu gösterdiğinizde, sürüye karşı vazifenizi yerine getirmiş kabul ediliyorsunuz. [Böyle bir vazifeniz olduğunu düşünüyorsanız tabii.] Kanda yeterli antikor olduğu sürece de aynı hastalığa karşı bir daha aşılanmanız gerekmiyor.

“Bağışıklık”ın ömürlük garantisi yok tabii aşılandığınızda. Şu anda yeterli antikorunuz olsa da, ileride bunların yitip yitmediğini ve korunup korunmadığınızı yeniden test ettirmeniz gerekiyor.


KKK (Kızamık, Kabakulak, Kızamıkçık) Aşılarında Titer Konusunun Özel Önemi

ABD’nin New Jersey eyaletinde geçirilen bir yasayla, ebeveynler çocukları KKK (MMR) aşısının okul dozunu (ikinci dozunu) olmadan önce kandan kızamık antikoru titeri baktırıp, halihazırda bağışık gözüküyorlarsa aşıları reddedebiliyor.

Bütün aşıların kayıtsız şartsız zorunlu tutulduğu ve ABD’de Otizm oranlarının en yüksek seyrettiği eyalet olan New Jersey’de bu özel kanunun geçmesinin sebebi, 5 yaşında okul için zorunlu tutulan MMR (KKK)’ın 2. dozunu aldıktan sonra geliştirdiği ensefalopatiden (beyin hasarından) kurtarılamayan Holly isimli kızlarını kaybettikten sonra, aynı şeyin başkalarının başına gelmesini önlemek, ebeveynleri bu konudan haberdar etmek isteyen ailesinin çabalarıdır. 

Bu kanunun mantığı gayet basit bir şekilde, ilk aşı dozundan sonra bağışıklık geliştirmiş olanların (ilaç firması formu %93 vaadediyor) gereksiz yere (kalan %5 ila 7’lik kişiyi yakalamak için) ikinci kere aşılanarak bu aralarında ölüm ve türlü beyin rahatsızlıkları da bulunan uzun yan etki listesine sahip aşıdan zarar görmesini engellemek.

Holly’nin hikayesini öğrenmek isteyenlerimiz buraya bakabilir:

http://hopefromholly.com/?page_id=1594

MMR (KKK) aşısının prospektüsünden, açıklamalı yan etki listesini görmek için buraya tıklayınız. Aşının orijinal prospektüsü için: https://www.fda.gov/media/75191/download


Önemli Not:


Kızamık aşısı komplikasyonu olarak ortaya çıkmış Otizm ve SSPE vakalarında, yapılan incelemelerde bu çocukların beyinlerinde olağanüstü yüksek oranda kızamık oto-antikoru tespit edilmiştir. Kızamık virüsüne karşı gelişmiş bu hiper-yanıtta, bu virüs aşısının vurulma yaşı ve sıklığının rol oynamış olabileceğini düşünmek gerekir.

Örnek1

Örnek2



Türkiye’de yüksek seyreden primer immün yetmezlik sendromu ve elbette aşılama nedeniyle oluşmuş sağlık sorunlarının tedavisinde kullanılan immün sistem baskılayıcı ilaçların yaygınlığı düşünüldüğünde, aşı tipi kızamık virüsünün çocukların beyninden temizlenemeden kalması ve akabinde SSPE vakalarında tırmanma yaşanması kaçınılmaz olacaktır ve bu durumda iyatrojenik hastalık (tıp eliyle yaratılmış hastalık) kategorisinde değerlendirilmelidir.

Örnek 3