Doğal tıp camiasında “sızıntılı bağırsak” (leaky gut) olarak 30 seneye yakın zamandır bilinmesine ve tedavi yöntemleri geliştirilmiş olmasına rağmen konvansiyonel tıbbın resmi olarak henüz ancak varlığını “hipergeçirgenleşmiş bağırsak sendromu” şeklinde telaffuz ederek tanıdığı, ancak hala klinik seviyede yaygın tedavi uygulamasına geçilememiş bir sendrom bu.

Yazının websitesinden alındığı Dana Trendi‘nin hastalığını yenmesindeki başarının altında da kendi ifadesine göre en önemli parçalardan biri geçirgenleşmiş bağırsaklarını iyileştirebilmesi oluyor.

Sitesinin konuğu Fonksiyonel Tıp Hekimi, Dr. Jill Carnahan anlatıyor:

“Geçirgen Bağırsak” Sendromu

Hipergeçirgenlik veya “sızıntılı bağırsak” sendromu, günümüzde oldukça yaygın görülen, bağırsak iç çeperini oluşturan hücrelerin enflamasyon (iltihaplanma) nedeniyle “sızıntı” yapmaya başlamasıyla oluşan bir sendrom. Bağırsak duvarını oluşturan hücreler arasında oluşmuş anormal boşluklar, kana normalde bağırsaklardan vücut dışına atılacak toksik materyalin geçmesine neden oluyor.
Normalde sağlıklı yapıdaki bir bağırsağın kana geçirmeyeceği bakteri, mantar, parazit, hazmedilmemiş protein, yağ ve toksik atıkların hasarlı, hipergeçirgenleşmiş barsak membranından sızdığını, kana geçtiğini görüyoruz burada. Özel birtakım idrar tahlilleri veya bağırsağin iç çeperinin mikroskopik muayenesiyle doğrulanabilen bir durum bu.

hücre

Bağırsağı Geçirgenleştiren Başlıca Nedenler

  • Enfeksiyonlar – mantar artışı, parazit enfeksiyonları
  • Steroid Yapıda Olmayan İltihap Önleyici İlaçlar (örn, aspirin, ibuprofen), Kemoterapötikler
  • Crohn hastalığı veya Ülseratif Kolit
  • Çölyak hastalığı
  • Kronik alkolizm
  • Ağır egzersiz
  • Gıda alerjileri

Geçirgenleşmiş Bağırsağın Hashimoto gibi Otoimmün Haslalıklarla Bağlantısı

Geçirgen bağırsak sendromu hemen herzaman otoimmün hastalıkla ilintilidir. Hatta, otoimmün hastalık belirtilerinin ortadan kaldırılabilmesi, mide-bağırsak yolunu kaplayan iç çeperin iyileştirilebilmesine bağlıdır. Bunun dışında uygulanacak hertür tedavi sadece semptomları bastırdığıyla kalır. Bağışıklık sistemi bozulup vücudun kendi dokularına karşı antikor ürettiğinde otoimmün hastalık oluşur. Bu yazının okurlarının da büyük olasılıkla gayet iyi bildiği gibi, bu durumun en yaygın örneklerinden biri de vücudun bu defa tiroid bezini hedef alarak antikor üretmesiyle oluşan Hashimoto Tiroiditi’dir.

Bu kategorideki diğer hastalıklar arasında lupus, alopecia areata (saçlı deri üzerinde -dökülme sonucu-yer yer saçsız bölgeler oluşması ile belirgin durum), römatoid artrit, polimiyaljiya romatika, multipl skleroz, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, Sjögren Sendromu (gözlerde ve ağızda kuruluk), vitiligo (Deri üzerinde -melanin kaybına bağlı- süt beyazı lekeler oluşmasıyla belirgin, sebebi bilinmemekle beraber otoimmün bozukluk olduğu düşünülen patolojik durum), vaskülit (damar iltihabı), Crohn hastalığı, ülseratif kolit, ürtiker (kurdeşen), tip 1 diyabet ve Raynaud hastalığını görüyoruz. Hekimlerin bu hastalıklarda bağırsakların hayati rolünü kavramaya başlaması sevindirici. Geçirgen bağırsak fenomenini anlarsak, alerji ve otoimmün hastalıkların neden oluştuğunu da anlamış oluruz ve bir sonraki aşama da bağırsak bütünlüğünü yeniden sağlayacak tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve sızıntının ortadan kaldırılması olur.

Enflamasyon, geçirgen bağırsak için ana tetikleyici faktör

karikatürEnflamasyon, yani iltihap, bağırsak duvarını meydana getiren hücreler arasındaki boşlukların büyümesine neden oluyor. Protein molekülleri de daha tam parçalanmadan aradaki bu boşluklardan diğer tarafa geçiveriyor. Bağışıklık sistemi proteinleri bu şekliyle tanımadığından, kanda yabancı istilacı var diye bu büyük moleküllere saldırmak üzere antikor üretmeye başlıyor. Daha önce yediğinizde hiçbir sorun oluşturmayan gıdaların proteinlerine bu şekilde antikor üretilmiş oluyor. Bağışıklık sisteminiz, vücuda zararı olmaması gereken maddelere karşı aşırı uyarılmış oluyor ve aşırı tepki vermeye başlıyor.
İnsan dokularını oluşturan protein ve antijenler işe bakın ki yiyecek, bakteri, parazit, kandida veya mantarlardaki protein ve antijenlerle oldukça benzer yapıda. Geçirgenleşmiş bağırsaklar yüzünden bu antijenlere karşı yapılmış antikorlar vücudumuzun çeşitli dokularına da nüfuz edebiliyor ve hangi gıda veya mikroba karşı üretilmişse bu yiyecek bir daha yendiğinde veya mikrop yeniden kana geçtiğinde buna tepki vereyim derken bu defa içinde bulunduğu insan dokusunda da enflamasyon başlatmış oluyor. Böylelikle oto-antikorlar (kişide, kendi dokularındaki antigen (otoantijen)’e karşı oluşan antikor) üretilmeye başlıyor ve enflamasyon kronikleşiyor. Sözkonusu enflamasyon eklem yerindeyse, otoimmün artrit (römatoid artrit) oluşuyor. Beyindeyse, miyaljik ansefalomiyelit (kronik yorgunluk sendromu) oluşabiliyor. Kan damarlarında olursa, ortaya çıkan otoimmün hastalık vaskülit (damar iltihabı) oluyor, vesaire.

Antikorlar bizzat bağırsak duvarına saldırırsa, Crohn hastalığına neden olabiliyor. Akciğerlere saldırıyorsa, kişi ilk etapta vücudun yabancı diye algılayıp antikor ürettiği yiyecek hangisiyse bunu her yiyişinde gecikmeli astım atağı tetiklenmiş oluyor. Açıkça görüyoruz ki geçirgenleşmiş bağırsak yüzünden oluşmuş gıda alerjileri vücutta herhangi bir organ veya vücut dokusunu etkileyebiliyor. Yenilen gıda vücutta gecikmeli, bazen 24 saat sonrasında reaksiyona yol açabildiğinden tam olarak neyin bu reaksiyonu tetiklediğini bulmak hayli zor olabiliyor.

Geçirgenleşmiş bağırsaklar daha sık enfeksiyona yakalanmamıza ve çevredeki kimyasallara hassasiyet oluşumuna neden olabiliyor

Süregiden bu enflamasyon aynı zamanda sağlıklı bir bağırsakta normalde mevcut olan IgA adlı antikorların oluşturduğu koruyucu katmana da zarar veriyor. IgA bizi enfeksiyondan koruyan faktör; o olmadığında bu defa virüs, bakteri, parazit ve kandidaya direncimiz düşüyor. Bu mikroplar da böylelikle kan dolaşımını istila edip vücudun diledikleri doku veya organını tutup çoğalabiliyorlar. Kliniğimize başvuran geçirgen bağırsaklı hastaların çoğunda aynı zamanda bağırsakları tutmuş mikrobiyel enfeksiyonlar da görüyoruz.

Geçirgenleşmiş bağırsaktan kana geçen proteinlerin antikor aktivasyonu sebebiyle gıda alerjileri başlayabileceği gibi, bağırsaklarda taşıdığımız mikroplar da aynı yolla kana karışıp karaciğere altından kalkamayacağı oranda toksik yük bindirebilir, detoks kabiliyetini sekteye uğratabilir. İleri derecede geçirgenleşmiş bağırsak vakalarında hastalar parfüm, sigara dumanı veya çevredeki başka kimyasallara hassasiyet geliştirmiş oluyorlar. “Zihin bulanıklığı”, kafa karışıklığı, konsantrasyon eksiliği, dikkatini toplayamama veya hafıza kaybı yine, bu vakalarda sık görülen şikayetler arasında.
Geçirgenleşmiş bağırsaklar emilim bozukluklarına ve temel besin öğesi eksikliklerine de yol açıyor

Belki de en önemlisi, geçirgenleşmiş bağırsaklar, süregiden enflamasyon ve taşıyıcılık görevi yapan proteinlerde meydana gelen hasar yüzünden bir dolu vitamin eksikliğine yol açıyor. En çok görülen eksiklikler demir, B12, magnezyum eksiklikleri ki bu durum bitkinlik, nöropatiler veya kas ağrısına yol açabiliyor. Emilim bozukluğu yüzünden eksik kalan çinko ise saç kaybı veya alopecia areata‘da görülen şekilde kellik yaratabiliyor. Aynı yolla oluşacak bakır eksikliği kan kolesterol düzeylerini yükseltiyor ve işin ucu osteoartrite gidiyor. Ayrıca kalsiyum, bor, silisyum (silikon) ve manganez emilemediğinden kemik problemleri ortaya çıkıyor.

Şimdi acaba benim bağırsaklar geçirgenleşmiş olabilir mi diye merak etmeye başlamış olabilirsiniz…

Gıda alerjileri, toksinler, şeker, antibiyotikler, parazitler ve stres mide-bağırsak sisteminizi perişan edip bağırsak dengenizi bozabilir ve elbette zararlı maddelerin sisteme girmesine yol açabilir. Gaz, karında şişkinlik/gerginlik, ishal, kabızlık veya karın bölgesinde rahatsızlık, sindirim sisteminizde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğuna dair ilk ipuçlarıdır, ancak alerjiler ve hatta sadece enerji azlığı ve halsizlik/yorgunluğun bile izi sürüldüğünde kaynağın çoğu kez sindirim sistemi problemleri çıktığını biliyor muydunuz?

Mide-bağırsak sistemimizi kaplayan epitel doku normalde yarı geçirgen bir bariyer gibi çalışır ve geniş molekülleri tutup kana geçişini engellerken vitamin ve mineral gibi besleyici ögelerin kana emilimine izin verir. İşte bu epitel doku iltihaplandığı veya zarar gördüğünde, bariyer “geçirgen” hale gelir. Vücudunuzn normalde geçmesine izin vermediği ebat olarak daha büyük, sindirilmemiş haldeki yiyecek molekülleri ve başka “kötü şeyler” (maya, mantar, toksin ve diğer hertürlü atık form), oluşan deliklerden dışarıya sızar, kana serbestçe karışır.

Bağırsaklarda artmış hipergeçirgenlik veya “sızıntılı bağırsak”a yol açan faktörler

  • Ibuprofen ve Motrin (Advil, Aleve) gibi iltihap önleyici ilaçlar
  • Antibiyotikler, steroidler
  • Pestisitler
  • Aşılar
  • Amalgam dolgular
  • Doğum kontrol hapları
  • Aşırı mikrop üremesi veya enfeksiyon
  • Parazit enfeksiyonları
  • Aşırı mantar üremesi (Kandida)
  • Alerjen gıda alımı
  • (Pankreatik yetmezlik veya düşük mide asidine bağlı) Sindirim bozukluğu/kötü emilim (malabsorpsiyon)
  • Radyasyon tedavisi veya kemoterapi
  • Stres
  • Yaşlanma
  • IgA yetersizliği
  • Kronik alkol kullanımı
  • Aşırı ağır veya zorlu egzersiz
  • İltihabi bağırsak hastalığı – Crohn veya Ülseratif Kolit

İnce ve kalın bağırsaklarımızda toksik özellik taşıyan çok sayıda besin ve bakteri kaynaklı madde mevcut. Bunlar arasında bakteriler var, bakterilerin hücre duvarları var, peptidler ve antikor oluşumuna neden olabilecek ve insan dokularıyla çapraz reaksiyona girebilecek bakteriyel antijenler var… Bu antikorlar devreye girdiğinde, kan dolaşımıyla karın bölgesinden çok daha uzak yerlere taşınıp buralarda sistemik immün kompleksleri oluşturabiliyor.

Bu bariyerde oluşacak anomaliler iltihap yapıcı moleküller ile patojenik (hastalık yapıcı) bakteri alımını arttırıyor. Bağırsak çeperinde iltihaplanma ve hasar oluştuğunda da normalde dışarıda bırakılacak maddelerin mukozal emilimi fazlasıyla artıyor. Zararlı olabilecek bakteri ve proteinler bu şekilde bağırsaklarımızda oluşmuş iltihap sonucu kana alınıp vücuda dağıtılıyor.

“Geçirgen bağırsak” hangi hastalıklarda görülüyor?

  • Hashimoto tiroiditi
  • İltihabi bağırsak hastalığı
  • Artrit
  • Gıda alerjileri
  • Çölyak hastalığı
  • Römatoid artrit
  • Ankilozan spondilit (Genellikle 20-40 yaşları arasındaki erkeklerde görülen, omurlar arasında kaynama ile belirgin, sonunda skolyoz ve kifoz gibi şekil bozukluklarına uzanan kronik spondilit)
  • Reiter sendromu (Reaktif Artrit)
  • Egzema ve sedef hastalığı
  • Bipolar, depresyon ve şizofreni
  • Alerjiler ve astım
  • Otoimmün tiroidit
  • Multipl skleroz
  • Otoimmün karaciğer ve safra kesesi hastalığı

Peki bu “Geçirgen Bağırsak” için bir test var mı?

Glukoz veya mamitol gibi küçük moleküller kolaylıkla hücreye nüfuz edip difüzyon yapar. Laktuloz gibi daha büyük olanlar ise normal şartlarda hücre içine geçemez. Bağırsak epitel hücreleri arasındaki sıkı bağlantı noktaları düzgün çalışıyorsa şayet laktulozun aradan sızıp geçmesini önleyecektir. Bağırsak Geçirgenlik Testi (The Intestinal Permeability Test) işte doğrudan bu iki şeker molekülünün, manitol ve laktülozun bağırsak mukozasını geçip geçemeğini test eder.

6 saatlik idrar tahliliyle bu iki maddenin emilim oranları karşılaştırılarak sonuca varılır.

Daha fazla bilgi için Genova Diagnostics adlı firmanın “Intestinal Permeability Assessment” için verdiği bilgilere bakınız.

Geçirgen Bağırsağın Tedavisi

Özellikle de gebeyseniz, hertürlü gıda desteği kullanımı için doktor tavsiyesine başvurmalısınız. Tavsiye ettiğimiz destek ürünler için bağlantılar aşağıdaki listeye ilave edilmiştir.

Besin Takviyeleri

  • Glutamin, bir amino asit, çeşitli nedenler yüzünden bağırsak mukozasında oluşmuş hasarı geri çevirdiği gösterilmiş durumda. Bağırsak yolunun üst kısmında oluşmuş hasarın iyileşmesinde vücudun kullandığı temel yakıt glutamindir.
    Koruyucu mukus salgısı yapılmasını sağlayan ajanlar da iyileşmeye yardımcı olabilir. Benim en sık kullandıklarım hatmi kökü ekstratı ve deglisirizine edilmiş meyan kökü (DGL) ekstratı. Thorne Research GI-Encap, en beğendiğim formül.
  • Probiyotikler kesinlikle elzem! Lactobacillus casei, bifidobacter türleri ve bir çeşit faydalı mantar olan saccromyces boulardii’nin hepsi birden bağırsakları yeniden sağlığına kavuşturtmak için gerekli. Bu probiyotiklerin hangisinin ne kadar kullanılacağı ise kişiden kişiye değişeceğinden, bunu doktorunuza danışmalısınız.
  • Balık Yağı, iltihap yapıcı prostaglandinleri azalttığından bağırsak enflamasyonunu almada çok yardımcı olabilir. EPA ve DHA günlük 2-4 gm aralığında alınmalı.
  • Quercetin,doğal mast hücresi stabilizatörü görevi görüyor ve iltihap ve hasarla ilişkili histaminin salınımını azaltıyor. Etki etmesi için quercetin’in toz halinde ve günde 3-6gm’lık dozlar halinde alınması gerekiyor.
  • A ve D vitaminleri IgA fonksiyonu ve mukozal bağışıklık sisteminin onarımı için kritik önemde. Hangi dozda almanız gerektiğini doktorunuzdan öğrenebilirsiniz.

Toksik Yükü Azaltmak için

  • Hassas olduğunuz tüm gıdaları diyetinizden çıkartın. Kapsamlı bir eliminasyon diyeti yaparak veya kandan IgG/IgE gıda testleri ile hangi gıdalara hassasiyetiniz olduğunu öğrenebilirsiniz.
  • Alkolden ve ibuprofen, motrin, alleve gibi anti-enflamatuvar ilaçlardan kaçının, diğer farmasötik ilaçları da en aza indirin
  • Bentonit kili çok sayıda toksin, endotoksin ve bakteri çeşidine gayet iyi bağlanıp vücuttan çekiyor. Lümendeki toksik yükü azaltacağından vücudun hasarı onarabilmesinin yolunu açıyor. Hastalarıma sık sık aynı amaçla kullanabilecekleri Yenilenmiş Kömür Tabletleri‘ni öneriyorum.
  • Mide asidi (Hidroklorik asit) ve bitki enzimleri, pepsin ve pankreatin gibi sindirim enzimleri de antijenik yükün azaltılmasında veya toksik moleküllerin bağırsak dokusunda birikimini engellemede işe yarayabilir.

 

Dr. Jill Carnahan Kimdir?

jillDr. Jill Carnahan, fonksiyonel tıp prensipleri çerçevesinde hastalıklarınızın esas nedenini bulmanıza ve kendinizi hasta hissetmenizin altında yatabilecek besin ve biyokimyasal dengesizlikleri açığa çıkarmanıza yardımcı olmaktadır. Fonksiyonel tıp, semptom tedavisiyle değil, hastalığın kaynağının bulunması ve ortadan kaldırılmasıyla ilgilenen, her bireyin kendi ihtiyaçlarına göre hekimi tarafından şekillendirilen bir tıp şeklidir. Dr. Carnahan sorununuzun kaynağını bulmak için son teknoloji ürünü lab analizlerinden faydalanmakta ve tamamen şahsınıza özel tedavi protokolleri oluşturmaktadır. Dr. Carnahan’a Facebook sayfasından da ulaşılabilmektedir.