‘Dişler nasıl temizlenir veya parlatılır’ın ötesinde dikkat çekmeye çalıştığımız asıl konu, vücuttan ayrı cansız bir parça olarak gördüğümüz–easında biraz da gözden ırak, gönülden de ırak kalan– ağız boşluğu ve barındırdığı organlarımızın ve bu bölgeye yapılacak (yanlış) müdahalelerin bugünün en önemli kronik hastalıklarıyla nasıl doğrudan bağlantılı olduğunun artık bütüncül tıp hekimlerince de dile getirilmeye başlandığı idi, umarım dikkatlerden kaçmamıştır.

Bu açıdan bakacak olursak ağız ve diş sağlığını sadece(!) diş fırçalama tekniklerinden ibaret saymak hatalı olur. Vücut sistemleri birbiriyle bağlantılı, kan dolaşım sistemiyle birebir bağlantısını saymazsak en azından sindirim sisteminin ana bölümü olarak gördüğümüz gastro-entestenal kısımla bile ağız ve diş sağlığımızın doğrudan ilgisi var.

İstediğimiz kadar fırçalayalım, yediğimiz içtiğimiz mikronutrientlerden fakir, midemiz yeterince asit salgılamıyor, bağırsaklarımız da patojenik bakterilerin hakimiyeti altındaysa o dişler çürüyecek, vücudun farklı alanlarında farklı değerlerde seyreden Ph değerlerimiz bozulacaktır. Çürüyen dişlerdeki patojenik bakterilerin kalp krizi sonrası otopside aynen kişinin kalp damarlarında tespit ediliyor olması bana kalırsa çoğu kişinin zihninde ışık yakması gereken ve bu paylaşımda altı çizilmesi gereken en önemli bilgidir.

Ancak ağrıdıklarında vücudumuzun bir parçası olduğunu hatırladığımız “ağız ve diş sistemimizin”, sinirler ve damarlarla örülü sindirim sisteminin ilk organı ve vücudumuzun canlı bir parçası olduğunu her daim hatırlayarak, ağız ve genel sağlığınız için;

– Dişlerinizi günde en az iki kez doğru yöntemle, diş etlerinizi zedelemeden, dünya durmuşcasına yavaş ve dairesel hareketlerle fırçalayın,
– Diş ipi ile tanışın, günde en az bir kez kullanın,
– Diş hekiminizi dişinizde sorun çıktıktan sonra değil, önerilen takvim aralıklarında ziyaret edin.
– Boş kalorili yiyecekler değil, besin değeri yüksek dengeli bir beslenme şekli benimseyin.
– Sigarayı bırakın.

info2

 

info