Şimdi bulunduğum noktadan baktığımda asırlar önce yaşanmış gibi gelen hikâyelerim varmış benim…
Son 4 senede evimizde yaşanan dönüşümler minik birer devrimmiş…
Hayat imkânsız denilen yerlerden  U dönüşü yapabilmekmiş…

Taşın sırrı  tek bir mucize hapta değil çok ötesinde, vazgeçmemekte, bakış açısını değiştirmekte, modern tıbbın çoğu zaman gereksiz ve bir o kadar da baskılayıcı ilaçlarından kaçınmak için alternatif yollara sapabilmekteymis…

Modern tıp konusunda Amerika’nın kötü bir kopyasını yaratmaya çabalayan memleketimizde  son yıllarda içinden hastalar fışkıran kocaman hastanelerle övünç duyuyoruz ama bir şeyler öngörülemez biçimde ters gidiyor? Daha önceden hiç tanımadığınız envai çeşit yeni nesil hastalıkla boğuşuyor, üzerine bütün yaşadıklarımızı normalleştirmeye çabalıyoruz…

Minik Elf şu dakika itibariyle “Babaaaa L.O.L Sürpriz istiyorum!?” diyebiliyorsa (çoğunuz için son derece sıradan olan bu talebi bir mucize gibi yıllarca bekleyen anneler ne yazık ki tahminlerin ötesinde bir hızla artıyor günden güne) sanırım biz sonunda hikayemizi bir miktar değiştirdiğimizi söyleyebilirmişiz💚

Dişlerle ilgili mini detayları da içeren eski güncelerimiz yayınlandığından beri zaman içinde bu konu ile ilgili çok fazla soru aldım ve sonunda tecrübelerimizi daha detaylıca derleyebildim.

Minik Elf’in süt dişleri aslında gümbür gümbür geldiği halde, o zamanlar anlamlandıramadığımız zatürrenin hemen ardından çıtır çıtır ufalanıp ellerimize dökülmüştü.
Arka azı dişlerinin hepsinde derin çürükler oluşmuştu…

Dört saatlik bir anestezi ile kızımın neredeyse bütün azı dişleri ampute edildi, ön 4 dişi çekildi ve Elf kişisi bunun farkında olduğu için yıllarca ağzını kapatarak gülümsedi…

O zamanlar neredeyse düzenli kullanmak durumunda kaldığımız antibiyotiklerin bile dişlerine bu zararı vermeye yetip artacağını bilmiyordum…

Tabi antibiyotikler  buz dağının görünen yüzünü temsil ediyordu…

Aşıların içindeki ağır metaller nedense dişleri pek seviyor bir zaman sonra dişlerin üzerinde karartılar olarak kendini gösteriyor, vücudumuz mineral eksikliğini çok yoğun yaşadığında minerallerin yerine elindeki ağır metalleri kemik dokulara yerleştirme eğilimi gösterirmiş…

Demir damlaları, ağrı kesiciler, asidik ağız florası, parazitler, yerleşmiş boğaz enfeksiyonları streptococcus bakterisi de dişlere benzer hasarları verebiliyor…

Kızımın dişleri ile ilgili yaşadığımız üzücü deneyimler, ağzında sınırlı sayıda diş kalmış olması beni o dişleri olabildiğince kollamak ve minik Elf’in ağzında tutmaya çalışmak durumunda bırakmıştı…
Ve o dişlerden biri zaman zaman apse yapıyordu; homeopati ile ilk tanışıklığımız apseli diş  sayesindeydi…
Bizim için o zamanlar ulaşılması imkânsız gibi gelen birkaç remedy’ye kavuşup en acemi halim ile sağduyulu diş hekimimizin desteği sayesinde o apseli dişi birkaç sefer kurtardığımızı hatırlıyorum… Görevi bittiğinde artık kurtarılamayacak kadar kötü duruma geldiğinde vedalaşıp apseli dişi çektirerek diş perisine yolladıktan bir kaç gün sonra, henüz sürme zamanı gelmemiş olmamasına rağmen minik peri kızının aynı noktadan, zamanından oldukça erken süren daimi dişini görüp çok şaşırmıştım…
Hala zaman zaman bunun homeopatinin bize bir hediyesi olduğunu düşünürüm ve ne zaman yeni bir diş hekimine gitsek “Hımm aceleci bir daimi dişiniz var” deyip şaşırırlar.

Bu arada minik Elf büyümeye ve diğer daimi dişleri de sürmeye başladı. Daimi dişlerinden henüz yarısına kadar bile büyümemiş olan üst ön dişte sarı bir benek (demineralizasyon), mineral kaybı görmemle yeniden kırmızı alarm vermiştik…
Schussler tuzları ile ilk sıcak temasımızın sebebi mini mini dişlerin üzerindeki sarı lekelerdi…

Bir zaman sonra artık kalıcı olduğunu düşündüğüm sarı lekenin de oradan tamamen silindiğini deneyimlemiş olduk…
O günden günümüze kadar geçen zamanda çok şey öğrendim, deneyimledim… Çok şükür artık bizim de güven duyduğumuz bence aynı zamanda empat olan bir homeopatımız var. Şimdilerde kızımın aldığı homeopatik destekler ile bir daha bu kadar üzücü diş problemleri yaşamayacağımızı biliyorum. Ufak tefek diş çıkarma ağrılarını hafifletmek için o tuhaf bin bir çeşit kimyasal içeren jeller yerine homeopatik remedylerden destek alıyoruz…

Aslında, dişlerdeki hasarı geri çevirmek, daimi dişleri korumak için Schussler tuzlarının ve homeopatik tedavilerin de ötesinde kullanılabilecek birçok farklı destek ürün varmış.

Biz arınma sonrası çıktığımız her bir yeni basamak ile farkında olmadan birçoğunu denkleme eklemişiz zaten…

Çürükleri iyileştirmek ve ağız sağlığını geliştirmek için;
Fitik asit içeren yiyecekleri büyük oranda sınırlandırmak ve fermente edip kullanmak gerekiyor.

Dişlerdeki demineralizasyonu geri çevirmek için şekeri kesmek, hatta doğal şeker ve nişasta içeren meyve ve sebzeleri bile ciddi şekilde sınırlandırmak gerekiyor.

Yemekler konusunda tek kırmızı çizgim ne kadar yedikleri…
Tenceredeki diğer sebzelerin içine doğranmış bir orta boy patatesten kızlarımın payına düşen dilimlerin hesabını yapmadım…
Meyvelerde, özellikle arınma yaptığımız zamanlarda yaban armudu tarzında tadı baskın olmayan, şeker oranı kendiliğinden düşük meyveleri tercih etmeye gayret ettik ve tane ile tadımlık yedik…

Mineral zengini sebzelere tavuk suyuna çorbalara ve sağlıklı yağlara odaklandık
Okuduğum yabancı bloglarda bedende eksilen minerali yerine koymak kolojen desteği sağlamak hatta orta kulak iltihabini tedavi etmek? için bile tavuk suyuna çorba öneriliyor.

Özetlemek  gerekirse dişlerdeki mineral kayıplarını geri çevirmek için tahıl, baklagil, kuruyemiş  meyve ve nişasta yok ya da çok sınırlı tüketiliyor.
Sebze, protein, sağlıklı yağlar ve kemik suyundan destek alınıyor…
Benim gibi deli anneler çorbanın suyuna trace mineral ekleyip işini sağlama alıyor.

Ağız Sağlığını İyileştirmeye destek ürünler.

Vücudun çürük başlangıçlarını ya da mineral kayıplı diş yüzeylerini  remineralize etmesine yardımcı olmak için takviyelerle mineral seviyelerini artırmak gerekiyor…

Fermente Morina Karaciğeri Yağı ve Tereyağı Karışımı:

Ulaşılabilirlik sebebiyle kullanamadık ama remineralizasyon konusunda okuduğum kaynakların neredeyse hepsinde ilk sırada adı geçen ürün.

A D K vitaminleri

Trace Mineral ya da Quinton

Hindistan Cevizi Yağı: 
Tadını ve baskın kokusunu minik Elf pek sevmese de Hindistan cevizi yağı ile oil-pulling yapmaya razı olduğu için bu yöntemi kullandık.

Remineralizasyon ile ilgili kaynakları araştırdıkça Hindistan Cevizli yağının boğazdaki streptococcus bakterisini yok ettiğine dair yayınları fark ettim.
Hindistan Cevizi yağı yerine önerilen alternatif ürünlerden biri Bullet Proof marka MCT yağı

C vitamini:

Başlı başına bir yazı konusu, en sevdiğim bağışıklık desteği…

Magnezyum:

Magnezyum Chlorite’li su ile çalkalama yapmak çok çok öneriliyor.
Minik Elf için homeopatik formu olan Schussler no:7’yi kullanmayı tercih ediyoruz…

Kolostrum:

Bağışıklığı desteklemek ve inflamasyonu kontrol altına almak için bambaşka  nedenlerle kullandığımız kolostrumun çürükleri geri çevirmek için de kullanıldığını ise az önce okudum.

Aktif olarak dişleri iyileştirmeye çalışırken alınan desteklerden biri hatta Türkiye için en kolay ulaşılabilir olanı da Schussler No:1 ve 2.


No:1 sararan dişin üzerine sürülerek kullanıldığında diş minesi yeniden oluşmaya başlıyor.
Minik orman perisi çoğunlukla Schussler tuzlarını kıtır kıtır yemeyi seviyor

Diş ve dişeti sağlığını desteklemeye yardımcı olmak
Toksinlerin ağızdan uzaklaştırılmasına destek olmak için haftada bir  aktif kömürle karıştırılmış bentonit kili ya da aktif kömür ile karıştırılmış Hindistan cevizi yağı ile çalkalama oil-pulling tarzı bir şeyler de yapıyoruz ailecek.

 

Sağlıkla.

LA