Sabahtan akşama kadar hayata dair güzel ve sıradan şeyler yaptık birlikte…
Hatta bir ara odalarında işaret dili öğretiyorlardı birbirlerine, bana yakalanıp şaşkın şaşkın baktılar?
İletişimin, etkileşimin, akran öğreniminin ve stimülasyonun en güçlü hali…
Bakınca insanın içi umutla doluyor…

 

Ve ben aslında yazamıyordum bir süredir!
En sert, kalp kırıcı hikayeleri tatlı tatlı anlatıyorum evet, ama yazamıyorum…

Çünkü! Aniden, sebepsiz yere başlayan çığlıkları kulaklarımı yakmaya başlıyor artık…
Dünya üzerinde var olan, olmayan her şey benliğimin içinde tekrar tekrar lanetli bir bozuk plak gibi sorguya alınıyor tek tek.
Defalarca deprem görmüş inanç sistemlerim yine yine yine sarsılıyor…
Zemin ayağımın altından kayıp gidiyor…
Medet umduğum dünyalılar kendi gailelerinde…
Ah şu çılgın profesyoneller!

Kalbimde bir yangı kendini hatırlatmaya başlıyor, insan olmaya dair bütün hayal kırıklıkları ve kalp ağrıları hortluyor.
Şu bahsettiğim jekyll-hyde sendromundaki kaçık doktor ben oluyorum, olmak zorunda bırakılıyorum her seferinde…Acıyı bastırabilmenin tek yolu bu işte.
İçimde bağıran ses, kızımın çığlıklarına sebep olanlara yapabileceklerime dair korkunç hikayeler anlatmaya başlıyor.

Karanlığın içinde kapalı kaldım…Diğer benliklerime defolup gitmelerini söylüyorum…Bir çıkış yolu bulmalıyım, bulmak zorundayım yine!

Bu çığlıkların öforik kahkahalara dönüşmesi için bütün keçilerimi kaf dağının ardına salıyorum!

Fonda break of reality çalıyor…

Ve kusuruma bakmazsanız, welcome the dark side!!!

L.A