Yasal Uyarı: Bu sitede yayınlanmakta olan tüm yapıtlar eser statüsünde olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Sitede bulunan yazı ve görsellerin site sahibinden izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
Strategic Culture Foundation’dan Daniele Pozzati’nin haberidir.
İçişleri bakanlığından sızan ve hakim korona söylemine uymayan rapor sonrası Almanya’nın federal hükümeti ve anaakım medya hasar kontrolü çalışmalarına girişmiş bulunuyor.
Rapordan önemli satırbaşları şöyle:
- Covid-19’un tehlike düzeyi söylenenin altında kalmıştır: Yeni virüsün yarattığı tehlike muhtemelen hiçbir noktada normalin dışında yahut üzerinde bir seviyede olmamıştır.
- İstatistiksel olarak bakıldığında koronadan ölenler esas itibariyle, hayatlarının sonuna eriştikleri ve bedenleri sıradan gündelik stres faktörlerini (şu anda dolaşımda olan 150 civarı virüs de bunlara dahildir) kaldıramayacak denli zayıf düşmüş olduğu için bu sene zaten ömürlerini tamamlayacak olanlardan oluşmaktadır.
- Tüm dünyada, yılın 1 çeyreğinde Covid-19’a bağlı oluşan ölüm toplamı 250.000’i aşmazken, 2017/18 influenza [grip] dalgasında toplam 1,5 milyon ölüm [25.100’ü Almanya’dadır] kaydedilmiştir.
- Tehlikenin diğer virüslere kıyasla daha yüksek olmadığı açıktır. Bunun yanlış alarmdan öte bir şey olduğunu gösterir kanıt bulunmamaktadır.
- Kendimize yapabileceğimiz özeleştiri şu olabilir: Korona krizi esnasında Devlet, en büyük Yalan Haber üreticilerinden biri olarak kendini ispatlamış bulunmaktadır.
Buraya kadar her şey kötü zaten, daha da kötüye gidiyor.
Raporda, “Korona için alınan tedbirlerin yaşattığı çok yönlü ve ağır sonuçlar” sıralanıyor ve bunlar, “vahim” olarak nitelendiriliyor.
Devletin yürürlüğe koyduğu Korona tedbirleri yüzünden, virüsün öldürdüğünde daha fazla insan ölüyor. Nedeni de tam skandal:
Koronaya odaklanmış Alman sağlık sistemi, Korona hastası olmayan vatandaşların hayati önem arz eden ameliyatlarını yahut tedavilerini öteliyor, erteliyor yahut sayıca daha azını sağlıyor.
Berlin İnkar Modu’nda. Bilimadamları mücadeleyi sürdürüyor.
Devletin konuyla ilgili ilk açıklaması bunun “tek bir devlet memurunun hazırladığı bir rapor” olup, anlatılanların da “şahsi fikri” olduğu yönünde oluyor ve bu arada basın mensupları siyasilere hiçbir soru yöneltmeme ve konuyu kurcalamama yönünde tam dayanışma sergiliyorlar.
Ancak bu, “Kriz Yönetimi Analizi” başlıklı ve taslağı içişleri bakanlığı tarafında atanmış bilim kurulunca hazırlanmış, ülkedeki çeşitli üniversitelerden tıp uzmanlarının da doğrudan katkısıyla yazılmış bir rapor.
Rapor, içişleri bakanlığına bağlı ve “kritik altyapıları korumak”la görevli KM4 adlı bir birim tarafından hazırlatılıyor.
İhbarcı statüsüne geçerek raporu basına sızdıran Alman bürokrat Stephen Kohn’un çalıştığı [daha sonra görevden alınıyor] yer de burası.
Raporu hazırlayan isimler 11 Mayıs tarihinde yaptıkları ortak basın açıklamasında hükümete yüklenerek, devletin uzman görüş ve tavsiyelerini dinlemediği siteminde bulunuyorlar:
Tedavi olarak sunulan yahut korusun diye alınan tedbirler insanlara asla hastalığın kendisinden daha fazla zarar verir nitelikte olmamalıdır. Tedbir ve uygulamaların amacı risk gruplarını korumaya alırken, asla genel nüfusun tıbbi ihtiyaç ve bakımını aksatıp toplumun sağlığını tehlikeye atar nitelikte olmamalıdır, fakat maalesef yaşanmakta olan budur.
Tıp çalışanları ve akademisyenler olarak bizler, Korona tedbirlerinin hastalarımızın yaşamına verdiği zarar ve yarattığı hasarı hergün tecrübe ediyoruz.
Bu yüzden, Federal İçişleri Bakanlığı’nı yapmış olduğumuz basın açıklamasına yanıt vermeye davet ediyor, nüfusun tamamı için en iyi çözüm olasılıkları neler olabilir bulabilmemiz için, bu [Korona] tedbirler[i] ile ilgili münasip bir tartışmanın başlatılmasını diliyoruz.
Bu yazının kaleme alındığı tarih itibariyle [29 Mayıs Cuma], Alman hükümetinden konuya cevap niteliğinde bir açıklama gelmemiştir.
Lakin verili gerçekler, -ne yazık ki- tıbbi uzmanların endişelerini doğrular nitelikte.
Alman gazetesi Das Bild’in 23 Mayıs tarihli manşeti: “‘Korona Tedbirleri’nin dramatik sonuçları: 52.000 Kanser Ameliyatı Ertelendi.”
Konuyla ilgili görüşüne yer verdikleri doktorun yorumu, “Korona krizinin yan etkileri yıllarca yaşanacak.”, oluyor.
İhbarcıyı Hakla, Mesajına Kulak Asma.
Der Spiegel’in 15 Mayıs’ta yaptığı habere göre, “Stephen Kohn [ihbarcı] açığa alınmış bulunuyor. Kendisine bir avukat tutması söylenerek iş bilgisayarında da el konuşmuş durumda.”
Kohn raporu ilk 9 Mayıs tarihinde, Almanya’nın en gözde alternatif basın kuruluşlarından olan liberal-muhafazakar Tichys Einblick dergisine sızdırıyor.
Mayıs’ın ikinci haftasında raporun haberi tüm Alman medyasına yayılmış oluyor, fakat daha üçüncü haftada basın ve siyasiler [ortaklaşa] bıçak kesmiş gibi tartışmaya nokta koyup konunun bahsini açmaz oluyorlar.
İhbarcının kendisine bağlı çalıştığı İçişleri Bakanı Horst Seehofer’in temsilcisi Günter Krings’in konuya yaklaşımı, devletin aldığı pozisyonu simgeler nitelikte.
Belgeyi ciddiye alıyor musunuz diye sorulduğunda Krings’in cevabı:
“Böyle şeyleri ciddiye alacak olursak, yarın öbür gün de parlemantoya teneke şapkalıları buyur etmemiz gerekir.”
Almanca’da ‘Aluhut’ olarak geçen teneke şapkalı adam terimi, kaçık komplo teorilerine inananları betimlemede kullanılıyor.
Nitekim, Der Spiegel’de çıkan ve Korona’yı protesto hareketi ve bu sızdırılan raporun yarattığı sonuçlarla ilgili kaleme alınmış bir köşeyazısında “komplo” kelimesi tam 17 defa geçiyor!
Raporun kendisi ve ortaya koyduğu sorunlardan ise hiç bahis yok.
Haber Almanya dışına da çıkmış, dünya basınında yer almış da değil.
Protesto Hareketi – veya “Corona-Rebellen” [“Korona İsyanı”].
Almanlar daha nisanda tecrit uygulamasına karşı gösterilere başlamıştı.
Devletin kısıtlamaları yumuşatmaya başladığı bugünlerde bile her haftasonu binlerce vatandaş çıkıyor protestoya.
Her ne kadar Almaya’daki kısıtlamalar diğer pekçok Batılı ülkeye göre daha hafif kalsa da, halkın tepkisi sırf bu kısıtlamalara karşı değil.
Korona Anlatısı’nı toptan sorguluyor halk, dayandığı ilkeleri masaya yatırılıyor, DSÖ’nün ikinci en büyük bağışçısı olarak (Trump’ın ABD adına DSÖ’ye bağışı kesmesiyle şu anda birinci konuma yükselmiş) Bill Gates’in rolü özellikle sorgulanıyor.
Bu gösterilerden en büyüğü 9 Mayıs’ta Stuttgart’ta gerçekleşti ve on binlerce insan Yeni Dünya Düzeni’ne hayır demek için toplandı.
Almanlar devletin birgün çıkıp doğruluğu su götürür herhangi bir “acil durum” bahanesiyle uygulamaya geçirmeye çalışacağı, kişileri takip edip izlemeye yarayan telefon uygulamalarından zorlunlu aşılara kadar hertürlü Orwelyen çözüme hayır diyor.
Sızan rapor da endişelenmekte ne derece haklı olduklarını ispatlamış durumda zaten.
En azından, “Korona Pandemisi”nin yalandan ibaret olduğu konusunda bu böyle.
Yakında belki konunun diğer yönleri ile ilgili gerçekler de ortaya çıkar.
Daniele Pozzati
Not: 83 sayfalık Almanca resmi rapor için buraya tıklayınız.
Yasal Uyarı: Bu sitede yayınlanmakta olan tüm yapıtlar eser statüsünde olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Sitede bulunan yazı ve görsellerin site sahibinden izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
En Son Yorumlar